30 Haziran 2019
İstanbul seçimi=Türk, Kürt ve Karadeniz Milliyetçiliği
İstanbul seçim sonuçları üzerinden yapılacak yorumlar ve tartışmalar bir süre daha devam edecektir.

Pori Sipi ‘İstanbul seçimlerinde bir tarafta Tayyip Erdoğan ve severleri, karşılarında diğerlerinin tümü vardı. Buna rağmen bu halk Tayyip Erdoğan’a yüzde 45 oy vererek onun hala en güvenilir lider olduğu inancını koruduğunu tescilledi’ yorumunu belleklere not etmemiz gerekir.

 

Yazıma şu ana kadar duyduklarım arasında en çok dikkatimi çeken PORİ SİPİ'nin: ‘Türk, Kürt ve Karadeniz Milliyetçilğinin bir potada buluştuğu bir seçimdi' yorumuydu. Türk, Kürt ve Karadeniz Milliyetçiliğini buluşturan bu seçimle onlarca akademik çalışmaya malzeme çıkar gibi gözüküyor.  

 

İptal edilen İstanbul seçimlerinde İmamoğlu’nun oyunun 800 bin civarında artırması, Cumhur İttifakından ciddi oy kayışını kaçınılmaz kılıyor. Cumhur ittifakındaki milliyetçi kitlenin ikinci seçimde İmamoğlu’na oy verdiği tespiti şüphesiz bir gerçek gibi duruyor.

 

Bir aylık zaman aralığında İmamoğlu’nun oyunun yaklaşık 800 bin civarında artması ciddi toplumsal  bir şoku gerektirir. İki seçim arasında böyle bir şokun olmaması, alanın algısal dezenformasyonla yönlendirildiği yorumunu meşrulaştırıyor.

 

Telefon araçlığıyla yaptığım görüşmelerde, "Ha uşak bizim uşak" la sembolleşen Karadeniz milliyetçiliğiyle, Karadenizlilerin ve Apo’nun mektubu üzerinden oluşturulan algıyla milliyetçi kitlenin İmamoğlu’na yönlendirildiğine dair izlenimler edindim. Bu iki kitle üzerinde yoğun bir şekilde çalışıldığını,  Karadeniz milliyetçiliğinin daha çok toplumsal gelişmeye ve büyümeye katkı sunacağı algısıyla yönlendirildiği,  Apo’nun mektubuyla da, MHP içinde hala Tayyip Erdoğan ve Ak Partiyi tam hazmedemeyen kitlenin duygusallığının galeyana getirilerek yönelimlerinin sağlandığını düşünüyorum.  

 

Bu iki olgunun dışında oy artırımına etki eden diğer olgunun ‘mağduriyet’ olduğunu, duygusal toplumlarda mağduriyetin sahiplenildiğini ve mağdur olarak kabul edilen kişiye desteğin olduğunu biliyoruz.

 

Ayrıca, gruplara yönelik özel algısal çalışmalar yapıldığını, bu çalışmalarda uluslararası örgütlenmeler ve onlara angaje olanların bu çalışmalarda görev aldıklarını göz ardı etmemek gerekir.

 

Yeni kurulacak partinin oy kaymasına yönelik muhalefeti, bölgeden akın akın İstanbul’a çıkarma yapanların yarattığı olumsuzluklar ve çalışma düzenin bozulmasına neden olan niceliksel çoğunluğa rağmen niteliksel sorunlar da  olumsuzluklara neden olmuştur. 

 

Ak Parti'nin, İstanbul seçimlerinde çok güçlü birlikteliğe ve rekabete rağmen %45 civarında oy alımı, Ak Partinin gücünü koruduğunu da ispatlamıştır. Bu zorlu seçimde alınan bu oyun çok büyük bir başarı olduğunu görmek ve bu başarıyı kabulu zorunlu kılar. 

 

İstanbul’da ki oylarını koruyan AK Partinin başkanlık seçimi kaybetmesinin en önemli nedeni, sosyo-kültürel değerlendirmeleri ve yorumları farklı grupların ittifakı ve açık yada gizli algısal çalışmalara destek veren uluslararası güçlerdir.

 

 ‘Milliyetçi Kürtlerle, Milliyetçi Türklerin, Karadeniz Milliyetçiliğinin, yeni kurulacak parti ve HDP, İyi Parti Saadet Partisi, Ak Partiye düşman uluslararası güçler ve ittifakların ortaklaşabildiği bu ittifaktan öte daha güçlü bir ittifak olma ihtimalı zor gözüküyor. Bundan ötürü Ak Parti için en zor seçimin bu olduğu, Ak Partinin kendisine bu seçimi kaybettiren bu ittifak üzerinde yoğunlaşması daha faydalı olacaktır. 

 

Sosyolojik bir gerçeklikte şu ki “Kültürel değerleri ve yaşamı yorumları farklı olan birlikteliklerin sonu kaçınılmaz bir çatışma ve hüsrandır.’ Ülkenin huzuru, birliği ve gelişimi için bu hüsranın dış müdahalelerle hızlandırılması gerekir.  

 

Her şeye rağman İstabul seçimleri Ak Parti için yeni bir milat olmalı. Ak Parti çok iyi bir şekilde silkinmeli, uzaklaşıldığı ifade edilen değerlere yeniden dönmeli.  İstanbul seçimi kaybın başlangıcı olabileceği gibi ülke yönetimi süresinin uzatamına da dönüştürülebilir. 

 

 

Yorum Ekle



M.SALİH GEÇKEN
Copyright, 2017 © M. Salih Geçken - Kisisel Web Sitesi