13 Ocak 2020
ABD'nin İran'dan sonraki hedefi Türkiye mi?
Parçalanmak ve küçük bölge devletleri haline getirilmek istenen halkı Müslüman ülkeler, işbirliği yaparak hem ABD’ye karşı koyabilirler, hemde güçten düşürülmek ve parçalanmak istenen ülkelerini koruma altına alabilirler.

1993 yılında, Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümü, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis ile birlikte üç subay bir astsubayın hayatını kaybetmesi, cinayete kurban giden İstihbarat Binbaşı Ahmet Cem Ersever'in cesedinin bulunması, Türkiye'nin Bağdat Büyükelçiliği İdare Ataşesi Çağlar Yücel'in, Bağdat'ta aracının içinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesi birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir.  

 

Bu isimlerden İstihbarat Binbaşı Cem Ersever suikaste uğramadan kısa bir süre önce bir gazeteciye verdiği demeçte(1993 yılında, Ersever'in İtirafları' ismiyle kitaplaştırıldı): 'İlk önce Irak'ı parçalayacaklar, sonra Suriye parçalanacak, sıra İran'a gelecek, korkarım ki Türkiye'yi kurtaramayacağız' açıklamasındaki ilk iki ülkenin fiilen parçalanması,  İran ve Türkiye’nin hedefte olduğu gerçeğini kabule zorluyor. 1993 yılında bu tespite sadece gülünmemiş, iddia sahibi ve aynı iddiayı gündeme getirenler bir bir suikaste uğramıştı.

 

Irak ve Suriye Türkiye kadar güçlü olmasalar da,  o iki ülkenin o yıllarda bu hale geleceklerini ifade edenler, komplo teorisyenliğinin ötesinde cehaletle suçlanmış, konuşmaları had aşımı olarak algılatılmıştı.  (Oded Yinon ve benzer stratejilerden haberdar olmayanlar, bu günde aynı aynı ifadelerle değerlendirme yapmıyorlar mı?)  

 

Cem Ersever'e yeniden dönersek, 1993 yılında yapılmış uyarıda parçalanacağı belirtilen iki ülkenin bu gün fiilen parçalandığı gerçeği ortadayken, bölgesel güçlerin birlikteliğinden başka şanslarının olmadığını söylemek her halde abartı olmayacaktır. Ersever küresel güçlerin planlarını deşifre ettiği için öldürülmüş olabilir mi? Neden olmasın? Sayın Özal'ın, Sayın Kahveci'nin, Sayın Bitlis'in  Türkiye'nin geleceğine örülmek istenen komployu deşifre edep buna karşı tedbir aldıklarından ötürü suikaste uğradıkları düşünüldü-konuşuldu.

 

ABD dış ileri bakanlığı yapmış Condoleezza Rice'nin bir makalesinde 22 ülkenin parçalanacağını yazması, zamanında Ersever’in işaret ettiği tehlikenin ve hedef ülke olmanın ikrarı olarak kabul etmek ve ona göre güçlü hamlelerle ortaklıklar kurmak zorundayız. Türkiye'nin güçlü olması, daha güçlü olmasına engel olmamalıdır. Küresel Emperyalistlerin iştahlarını kursaklarında bırakacak kadar güçlü olmak zorundayız. 'Birlikten güç'ün doğduğunu kabul etmeyen yok gibi değil mi?

 

Meşrepsel ve mezhesel ayrılıklara, Suriye özelinde yaptıklarıyla canımızı derinden acıtmalarına rağmen, güçlü İran'ın jeo-stratejik savaşta Türkiye'den ziyade ABD'nin art niyetli planlarının önünde ki güçlü engellerden biri olacaktır. Güçlü İran'ın,  ABD'nin güç yıpranmasına ve  güç kırımına neden olacağından dolaylı da olsa menfaatimize olacaktır. Ayrıca, yıllar önceki 'İran'ın Türkiye'den önceki son kapı' uyarısını de göz ardı etmemek gerekir.  

 

İran’a  yönelik son zamanlarda artan saldırıyı rejim kaynaklı değerlendirmeler büyük resmi kaçırmamıza da neden olabilir.  İslami hareketlerin her tonuna en sert baskıyı uygulayan Saddam Yönetimindeki Irak, ABD ile birlikte İran'a karşı savaşmış,  son ana kadar ABD’nin kadim dostu olarak hareket etmişti. ABD Irak’ın Kuveyt’i işgaline yeşil ışık yakmış, zamanın ABD Dış İşleri Bakanı Saddam’a Kuveyt işgalinin ABD’yi rahatsız etmeyeceğini söyleyerek Irak'ı Emperyal iştahlı ABD'nin tuzagına çekmişti.  Ayrıca, ABD'nin Çin'e yaklaşımı, Kore'ye ve Venezuela'ya karşı anlaşılmaz tavrı, Suudi Arabistan ve Mısır'la konjonktürel dostluğunu göz ardı etmemeliyiz. 

 

Sosyal laboratuvarlarda planlanan 'Arap Baharı' ABD Dış İşleri Bakanlığı yapmış Condoleezza Rice'nin yazdığı '22 ülkenin sınırlarının değiştirilmesine yönelik stratejilerden biridir. Türkiye'de ki ' Gezi Kalkışması' '6-8 Ekim Olayları' Arap Baharı senaristlerinin diğer  senaryolarındandır.  Toplumların sosyal dokularına göre kaos stratejileri düzenleyerek hayata geçirmeye çalışan 'KÖTÜLER' nihai hedeflerinin önündeki engelleri imhe etmekten çekinmediler-çekinmeyeceklerdir. Noam Chomsky’nin ‘Büyük İsrail İmparatorluğu’nun kurulması için gerekirse üçüncü dünya savaşı çıkarırlar' tespiti önemlidir. ABD Başkanı Trump'ı destekleyen Evangelistler, siyonistler ve yahudi radikaller Arzı Mevud-İsrail İmparatorluğunun gerçekleşmesini ihali bir emir olarak kabul etmekte, Trump'ı buna zorlamaktalar. 

 

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğü vurgusunun temel nedenleri arasında bölgeyi çok parçalı bölge devletleri haline getirme planını sekteye uğratarak geciktirdiğini,  Nil ve Fırat arasındaki toprakların kendilerine ‘Vaat Edilmiş’ topraklar olarak kabul edenlerin Tayyip Erdoğan’a duydukları kin ve öfkeden ötürü, her türlü  düşmanlığı yaygınlaştırmaya çalıştıklarını görüyoruz. Parçalanmak istenen ülkelerin bir kısmıyla yapalan ikili antlaşmalar güç birliğine katkı sağlayacağı gibi, art niyetli hamlelerede ortak bir direnç olacaktır. Onlar parçalayarak yıkmaya çalışırken, şu anki Türkiye yönetimi bütünlüklüre koruyarak, genel parçalanmaya karşı direnç oluşturuyor. Türkiye'nin şu an hedefte olmasının en önemli nedenidir. Ortadoğu ülkelerinin toprak bütünlüğünü savunan liderler aynı mihrakların hedefindedir. 

 

Türkiye'nin gücünü ve direncini yıpratmaya kodlanmış iki terör örgütü çok güçlü bir şekilde yıpratılmış olsa bile, 100 yıllık planlarla bölgeyi kan gölüne çevirmeyi bile göze alan emperyal kötülerin 'B' 'C' 'D' planlarının ve örgütlenmelerinin olabileceğini unutmamak gerekir. 

 

 

Yorum Ekle



Süleyman YAVUZER- 5 yıl önce
Pori Spi’yi bu analitik tahlilden ve doğru okumalarından dolayı tebrik ederiz
M.SALİH GEÇKEN
Copyright, 2017 © M. Salih Geçken - Kisisel Web Sitesi