15 Kasım 2017
SAHTE KAHRAMANLARA
Sanal alemin sahte kahramanları çocuklarımızın dünyasına öyle bir yerleşti ki, o kahramancıkların yamukluğunu anlatsan, çocuğun dünyasına olumsuz etki yapacaksın.

Hadi anlatmayayım deyip zamanı gelince kendisi öğrenecek diye savsaklasan, gerçek kahramanlara yanlış yapmış olacaksın.

 

Hadi sanalı geçtik.

 

Sanal alemden çıkıp gerçek aleme bir göz attığımız da,  hak etmediği halde o kadar çok kahraman(cık) var ki.

 

Şimdi o kahramancıkları ne yapıcaz.

 

O kadar lanetli bir şey ki aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık misali.

 

Kahraman değil demek büyük bir cesaret, kahraman olmadığını bildiğin halde susmak ise yüreğine ihanet.

 

Haydi şimdi çık çakabilirsen işi içinden.

 

Dünyamız da  minnacık  bir yer işgal etmeyen bu kahramancıkları nasıl anlatacaksınız.

 

Şimdi aldınız çocuğu karşınıza. Başladınız söylenmeye.

 

Parası olduğu için yer işgal etti desen ,

Konjöktür gereği o olmalıydı desen,

Tv ekranı, film işte, Yoksa onlar gerçek hayatta falan ………. desen

Onlardan kahraman değil adam bile çıkmaz ama insanlar öyle diyorlar desen…

Oturdukları koltukların rengine aldanma, onlar gelip geçici desen..

Zamanla herkes her şeyin farkına varacak o zaman daha iyi anlarsın desen…

 

Demeye dersinde.

Ne anlar çocuk senin dediklerinden.

Dedik ya bunlar çocuk.

 

Gençlerimiz aşağı kalır bir durumda mı sanki ?

 

Gençler kahramanlarının hikayesiyle o kadar özdeşleşmişler  ki :  Onların ağzıyla konuşur, örneklemesini, kahraman diye düşündükleri o  kişilerin yazdıklarıyla anlatmaya çalışır.

 

Bir tartışma ortamında (o kişi için kahraman kimse) kutsadığı kişinin söylemleriyle kendi haklılığını ispat için terler durur.

 

Ve büyüklerimize.

 

Kahramanlık toplumuzda ve dünyada insanları yönlendirmek için kullanılan bir ajitasyon olduğu gibi, toplumların ıslahına  yarayacak bir gerçeklik olduğunu da büyümüş küçüklere nasıl anlatacaz şimdi .

 

Ya kardeşim onlar seni kandırıyorlar,

Vallahi senin dediğin gibi değiller ama sen öyle görüyorsun desek.

Ahmet, Mehmet yanılmış bak onlar hatalarından döndü, sen hala diretiyorsun desek.

 

Demeye dersinde sonuç ya sille. Yada bana mı anlatıyorsun büyüklenmesi olacaktır büyük bir ihtimalle.

 

Yüreğimdeki final

 

Gerçek kahramanların yaptıklarını ve yazdıklarını elbette ki özümsemek ve önemsemek gerekir.

Buna aklı başında hiçbir insanın diyeceği bir şey yok.

Hatta bu kahramanların örneklemeleriyle toplumsal analizler yapmak da gerekir.

 

Sorun,  kahramanlık kavramının özünde değil, kahraman diye ortaya atılan kişinin o kavramı hak edip, etmediğindedir.

 

Hasan Sabbah’ı dinsel güçle donanmış bir kahraman olarak gören bir zihniyetle, halkları özgürleştirecek düşüncesiyle Lenin’i kahraman sıfatıyla anan zihniyet arasında pek de fark yok gibi.

 

Asena, efsanesine inanan hatta onu kutsayan bir zihniyetle; İnsanları özgürleştirdi diye Kava gibi bir efsane üretip, hala onu tarihselleştiren bir zihniyet   arasında bir fark yok.

 

Farkı bilemem.

Öyle ilgilendiğim bir konuda değil.

 

Bildiğim tek şey: Herkesin kahramanı ve efsanesi iyi; ötekilerin kahramanı ve efsanesi kötü mantığının değişmeyeceği.

 

Sinan Başak Bey’e:

 

Gazetedeki teşekkür yazınız için asıl ben size teşekkür ederim.

 

Ama ben teşekkür edilecek bir şey yapmadım.

 

 Eğer insanlar kabul buyurursa gazetecilik mesleğimin sorumluğunu yerine getirip bir haksızlığı dile getirdim.

 

Asıl teşekkürü hak eden, haksızlığa göz yummayan  "Gazeteci" ağabeylerimizdir diye düşünüyorum.

 

 

 

 

 

Yorum Ekle



M.SALİH GEÇKEN
Copyright, 2017 © M. Salih Geçken - Kisisel Web Sitesi