Hadi anlatmayayım deyip zamanı gelince kendisi öğrenecek diye savsaklasan,
gerçek kahramanlara yanlış yapmış olacaksın.
Hadi sanalı geçtik.
Sanal alemden çıkıp gerçek aleme bir göz attığımız da, hak etmediği halde o kadar çok kahraman(cık)
var ki.
Şimdi o kahramancıkları ne yapıcaz.
O kadar lanetli bir şey ki aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık
misali.
Kahraman değil demek büyük bir cesaret, kahraman olmadığını bildiğin halde
susmak ise yüreğine ihanet.
Haydi şimdi çık çakabilirsen işi içinden.
Dünyamız da minnacık bir yer işgal etmeyen bu kahramancıkları
nasıl anlatacaksınız.
Şimdi aldınız çocuğu karşınıza. Başladınız söylenmeye.
Parası olduğu için yer işgal etti desen ,
Konjöktür gereği o olmalıydı desen,
Tv ekranı, film işte, Yoksa onlar gerçek hayatta falan ………. desen
Onlardan kahraman değil adam bile çıkmaz ama insanlar öyle diyorlar desen…
Oturdukları koltukların rengine aldanma, onlar gelip geçici desen..
Zamanla herkes her şeyin farkına varacak o zaman daha iyi anlarsın desen…
Demeye dersinde.
Ne anlar çocuk senin dediklerinden.
Dedik ya bunlar çocuk.
Gençlerimiz aşağı kalır bir durumda mı
sanki ?
Gençler kahramanlarının hikayesiyle o kadar özdeşleşmişler ki : Onların
ağzıyla konuşur, örneklemesini, kahraman diye düşündükleri o kişilerin yazdıklarıyla anlatmaya çalışır.
Bir tartışma ortamında (o kişi için kahraman kimse) kutsadığı kişinin
söylemleriyle kendi haklılığını ispat için terler durur.
Ve büyüklerimize.
Kahramanlık toplumuzda ve dünyada insanları yönlendirmek için kullanılan
bir ajitasyon olduğu gibi, toplumların ıslahına
yarayacak bir gerçeklik olduğunu da büyümüş küçüklere nasıl anlatacaz
şimdi .
Ya kardeşim onlar seni kandırıyorlar,
Vallahi senin dediğin gibi değiller ama sen öyle görüyorsun desek.
Ahmet, Mehmet yanılmış bak onlar hatalarından döndü, sen hala diretiyorsun
desek.
Demeye dersinde sonuç ya sille. Yada bana mı anlatıyorsun büyüklenmesi
olacaktır büyük bir ihtimalle.
Yüreğimdeki final
Gerçek kahramanların yaptıklarını ve yazdıklarını elbette ki özümsemek ve
önemsemek gerekir.
Buna aklı başında hiçbir insanın diyeceği bir şey yok.
Hatta bu kahramanların örneklemeleriyle toplumsal analizler yapmak da
gerekir.
Sorun, kahramanlık kavramının özünde
değil, kahraman diye ortaya atılan kişinin o kavramı hak edip, etmediğindedir.
Hasan Sabbah’ı dinsel güçle donanmış bir kahraman olarak gören bir
zihniyetle, halkları özgürleştirecek düşüncesiyle Lenin’i kahraman sıfatıyla anan
zihniyet arasında pek de fark yok gibi.
Asena, efsanesine inanan hatta onu kutsayan bir zihniyetle; İnsanları
özgürleştirdi diye Kava gibi bir efsane üretip, hala onu tarihselleştiren bir
zihniyet arasında bir fark yok.
Farkı bilemem.
Öyle ilgilendiğim bir konuda değil.
Bildiğim tek şey: Herkesin kahramanı ve
efsanesi iyi; ötekilerin kahramanı ve efsanesi kötü mantığının değişmeyeceği.
Sinan Başak Bey’e:
Gazetedeki teşekkür yazınız için asıl ben size teşekkür ederim.
Ama ben teşekkür edilecek bir şey yapmadım.
Eğer insanlar kabul buyurursa
gazetecilik mesleğimin sorumluğunu yerine getirip bir haksızlığı dile getirdim.
Asıl teşekkürü hak eden, haksızlığa göz yummayan "Gazeteci"
ağabeylerimizdir diye düşünüyorum.