15 Kasım 2017
PARTİ SEMPATİZANLIĞI KÖRLÜK YAPIYOR
Bir tartışma ortamı ki aldı başını gidiyor. Benim meslektaşlarımla ilgili bir tek sorunum olabilir. (eğer beni kabul ediyorlarsa) Zaman ve zamansızlık.

Gerisi beni ilgilendirmiyor.

Herkes istediğini yazma hakkına sahiptir.

 

Kimileri isim yazmanın doğru bir şey olmadığını söyleyerek bizleri karalamaya başladı bile.

 

Sevgili kardeşlerim siz yazınızı yazarken: “ Kapıdan, pencereden, sıradan, masadan mı bahsediyorsunuz?

 

Bir kurumda yapılan bir zulüm varsa siz o kurumun kamera sistemini mi yazıyorsunuz?

Yapılan bir yanlışı halka ulaştırmak için kapı kollarını mı anlatırsınız?

 

Hadi bir ukalalık yapayım. Bir günde yaklaşık 30 tane köşe yazarı okurum. Kişi yazmayan yok gibi.

Kimileri Engin Ardıç gibi fikirlere çakarak yazmış. Kimileri Hasan Karakaya gibi durmadan alttan dalıp üstten çıkmış.

 

Bizimkiler fikir yazıyorlarmış. Fikir yazmak gerekiyormuş.

Kişi yazmak yazarlık değilmiş.

Yesinler sizi…

 

Bu güne kadar iftira dolu yazılar yazarken kimi yazıyordunuz?

O sarf ettiğiniz isimler kişi değimliydi?

Siz yazınca sorun olmuyor da biz yazınca kişi yazmak oluyor. Kişi yazmak da basitlik oluyor.

Yesinler sizin o mübarek düşüncenizi.

 

Halkı aydınlatmak gerekiyormuş. Doğruları yazmak ve haksızlık karşısında dik durmak gerekirmiş.

Zamanında onlar yapmışlarmış da biz susmuşuz.

 

Yalanınız yerin dibine batsın. Zamanında yapılan haksızlıkları da konuştuk şimdi de konuşuyoruz.

Siz o zaman hem konuşuyor hem de iftira atıyordunuz.

Şimdi ne “yazabiliyor” nede “konuşabiliyorsunuz.”

Biraz sıkıyor gibime geliyor. Yoksa yanılmıyorum?

 

Üç kişilik değişimi yüzyılın projesi diye yansıtan ideoloji kölesi insanlar gibi fikir yazısı yazmadık, yazmayı da kendimize yapılmış bir haksızlık olarak görürüz.

 

Övdüğümüzü adalet terazisiyle ölçüp öyle övdük, yerdiklerimizi de adalet terazisinden geçirip öyle yerdik.

Hamd olsun ne para yedik, nede kendimizi inancımızın kölesi yapıp öyle yaşadık.

 

Hayata bakışımız bizi özgürleştirirken, bakıyorum sizin ideolojiniz sizi tamamen körleştirmiş.

 

Biz yanlış yapan kişiyi yargıladık, siz kişinin yaptığı eylemden yola çıkarak yanlışlar üretip öyle kahramanlık yaptınız.

 

Üzümü yemekse niyetiniz en yakın manava uğramanız yeter. Amacınız bağcıyı dövmekse kusura bakmayın o haltı yiyemezsiniz.

 

&&&

Yaklaşık 20 gün önce temizlik ihalesinden sonra oy rengine göre işten atılmalar olacak diye yazmıştım.

Hala bu idamda ısrarlıyım.

Böyle bir şeyin büyük bir zulüm olacağını söyledim, söylemeye devam ediyorum.

 

Bir ihtimal bu düşüncenin değişmesine sebep olursak toplumsal barışa katkı sunmuş oluruz. Parti sempatizanlığının insanlar arasında oluşabilecek ayrışmaya sebep olmaması için iyi niyetle yazdık.

 

Ya da sizin dediğiniz gibi kötü niyetle yazmış olalım.

Hadi biz kötü niyetle yazdık, peki siz niye biri tane iyi niyet  yazısı yazmadınız.

Hadi biz düşman olalım.

Peki siz dostlar bu düşüncenin büyük bir hata olduğunu niye söylemediniz.

 

Bu dönemde dut yemiş bülbül gibi duran sizler, bir önceki yönetim döneminde aynı sorun yaşansaydı böyle suskun kalır mıydınız?

Sizleri bir iki yıl önce okuyan, dinleyen, seyreden insanlar sizde ki bu anı suskunluğu nasıl yorumlar?

Acaba sizler için neler konuşur?

O da sizin sorununuz.

 

Bir ek:

Bir yayınımdan dolayı beni yalaklıkla suçlayan Gazete: "Temizlik işçilerinin çıkarılmasını "BELEDİYEDE TASARRUF DÖNEMİ" diye manşete taşımanının bendeki tanımı nı size söyleyem mi? 

"MÜRAİLİK" kardeşim mürailik dir."

Halkın ne dediniğini ben aktarmayayım. Onların ne dediklerini siz benden daha iyi biliyorsunuz.


      

Yorum Ekle



M.SALİH GEÇKEN
Copyright, 2017 © M. Salih Geçken - Kisisel Web Sitesi