Karantina altına alınan bu insanın hastalığını tedavi
etmek için çaba sarf eden doktor o insanın bütün iyi hasletlerini inkar etmiş
olur mu?
Olmaz.
Tedavi olmayı kabul etmediği takdir de bütün
iyilikleriyle birlikte küçük bir hastalığa kurban gideceğini gören ve bilen
insanların uyarması gerekmez mi?
Gerekir.
Hasta olan insanı, uyarmamak gibi bir gaflette olan
kişi ya da kişiler hata yapmış olmaz mı?
Olur.
Bende bir önceki yazım da “Kadın Dernek”leriyle ilgili
yazdığım yazımda bir konunun sorunlu olduğunu yazmıştım.(Benim kanaatim o)
Şimdi ben bir konu dışında “Kadın Dernekleri”nin
yaptığı güzel ve hayırlı işleri inkâr mı etmiş oluyor muyum?
Hayır.
Yazılarımı okuyan bilir. İsim vermekten asla kaçınmam.
Ben o yazıyı “Van Kadın Derneği” için yazmış olsaydım ismini zikrederdim.
Yani ben o yazımı yazarken “Van Kadın Derneği” böyle
yapıyor diye yazmadım. VAKAD’ı kastetmedim. Bu yazımı okuyanlar öyle
yorumlamışlarsa o benim sorunum değil. O hatayı yapanların sorunu.
“Van Kadın
Derneği” ve diğer dernekler, haksızlığa uğradığı zaman o insanların
haklarını savunuyorsa bir yaratılanı korumaya çalıştığı için güzel bir iş
yapıyordur diyorum.
“Van Kadın
Derneği” ve diğer dernekler, o
arkadaşlarımızın ailelerine yardımcı
olacak bilgileri aileleriyle paylaşmak için çaba harcıyorsa bununda hayırlı bir
iş olduğunu bende kabul ediyorum.
“Van Kadın
Derneği” ve diğer dernekler, bu
insanları topluma zorla kabul ettirmeye başlarsa ki öyle bir çalışmaları yok, o
çalışmanın yanlış bir iş olduğunu söylüyorum.
Ben o yazımı yazarken homologu topluma kabul ettirme
çabası içinde olan bütün dernekleri eleştirmiştim.
Bu hastalık ya da yönelim deyin onu topluma normal bir
hayat tarzıymış gibi göstermeye çalışan bir hareketin yanlış olduğunu söyledim.
Söylemimim devamın da bunu kabul etmeyen okumuş
insanları eğitimsizlikle suçlamanın hata olduğunu söyledim.
Homoseksüellerin insan olarak yaşamlarına direkt
müdahale etmenin yanlış olduğunu, onların haklarının yenilmemesinin
gerektiğini, toplumdaki baskıların yanlış olduğunu söylemekle; o insanların
aynı zaman da topluma zoraki kabul ettirmeye çalışmanın da yanlış olduğunu
söyleminin neresinde paradoks var.
Ampul kafalı olmaya gerek yok. O insanları korumakla,
o insanları topluma kabul ettirmek arasında dağlar kadar fark var.
Bir insanı korumak elbetteki çok önemli. Ya toplum ? O
önemsiz bir şey mi?
Toplumu korumaya gerek yok mu?
Toplumsal dinamiklerle oynamanın dönülmez bir hataya
yol açabileceğini söyledim.
Ben o insanlara zulmedilsin, hakları yenilsin,
dışlansın demedim ki.
Ben o insanlar utanılacak insanlardır demedim ki.
Ben o insanları aşağılamadım ki.
Ben o insanlar bu toplumda yaşamıyorlar demedim ki.
Ne dediğimi anlayamayacak kadar sert tavır gösteren
insanlara bir daha açıklayayım.
“O insanları;
dışlamak, haklarını yemek, aşağılamak, onlardan dolayı utanmak, onları
görmemezlikten gelmek, yanlıştır. Deve kuşu olmaya gerek yok. O insanlar bu
toplumda bizim içimizde yaşıyorlar. İster hastalık deyin, ister yönelik deyin
fark etmiyor.”
Bu düşüncede hemfikir olabileceğimiz insan sayısı
fazla diye düşünüyorum.
Yukarıda yazdıklarımdan sonra şunu söylüyorum: “O insanları topluma kabul ettirmek için
çaba harcamayın. Bakın ince çizgiyi aşmaya çalışırsanız sorun çıkar. Bu
çizginin kenarında bekleyen insanları cesaretlendirirseniz o çizgiyi aşmaya
başlayan insanların sorumlusu siz olursunuz. Toplumumuzun gerçeklerini çok iyi
biliyoruz. Anne baba ilgisinden yoksun yüzlerce gencimiz var. İlgi bekleyen
yüzlerce insanın bu yola kaymasına zemin hazırlayabilirisiniz.”
Bu konuda toplumun hassasiyetini siz benden daha iyi
biliyorsunuz.
Beyaz bir sayfa olarak sizi gören insanlar sizi böyle
bir çalışmayla anmaya başlarsa siz kaybedersiniz.
Birçok çalışmanız da
sizleri özümseyen insanlar bu tür çalışmalardan dolayı size sırtını dönebilir.
Asıl işlerinizi yapamaz duruma gelebilirsiniz.
Birçok mail aldım. En olmadık hakaretleri içeren
maille birlikte birde Sevgili Zelal’in maili de vardı. Zelal’a bir teşekkür
borçluyum. Hiç düşünemediğim bir konuda beni uyarmıştı.
Sema hanım size de teşekkür borçluyum farklı bakışımın
açısını genişlettiğiniz için.
Birde siz düşünün diye birkaç başlık yazmak istiyorum.
Son Not: “Sizin ailenizde böyle biri olsaydı ne
yapardınız” diye soran kardeşime, “Eğer öyle bir yakınım olsaydı: