12 Kasım 2017
VAN KAYBIN ZİRVESİNE Mİ KOŞUYOR?
‘Van özelinde değerlendirdiğimizde ‘Kentimiz kaybın zirvesine koşuyor.’ düşüncem kentime ve kentimin sakinlerine haksızlık mı olur?

VAN KAYBIN ZİRVESİNE Mİ KOŞUYOR?

 

‘Van özelinde değerlendirdiğimizde ‘Kentimiz kaybın zirvesine koşuyor.’  düşüncem kentime ve kentimin sakinlerine haksızlık mı olur? 

 

Bireysel beklenti, yanlış politik konumlanma ve menfaate endeksli sosyalleşme arzusu, yanlış ve haksız pratiklere karşı tepkisizliği dayatır? Bu yaklaşımı tamamen minimize etmek mümkün değil. Küçük grup hastalığı saygılabilecek duyarsızlığın alenileşmesi ve  toplumsal ahlaka dönüşmesi tehlikedir. Bireysel ve toplumsal haksızlık ve algısal manipülasyon karşısında doğruya yöneltmek ve doğruyu dayatmak bireysel, grupsal ve politik kazanımlardan daha önemlidir. Tepkisizlik ve bananecilik bireysel kazanç sağlayabilir. Bireysel faydanın aynı zamanda toplumun ve yeni jenerasyonun kaybınında nedeni olacağı gerçeğini unutmamak gereir. 

 

Tespitlerimiz ve ifadelerimiz kişi ve zemin farklılığında neden farklılaşır ki? Haklı  yada haksız eleştirilerimiz, müsebbibinin yanında neden övgüye dönüşür ki? Zamana ve zemine ayarlı ifade ve değerlendirmeler, kişiye göre tespitler ‘Haktan ve Benlik'ten kopuşa 'Düalizm'e ve 'Toplumsal Felakete'  neden olmaz mı?

 

Mahatma Gandi’den bir çok kere alıntıladığım: Göller bölgesinde ada olmak bağışlanmaz suçlardandır’ tespitinin, Mevlana’nın ‘Ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol’ tavsiyesinin tecessümüyle idrak etsek te, günümüz pratiğinde ‘İnanılan gerçekliği ifade etmenin’ ‘Göller bölgesinde ada olmaya’ talip olmanın zorluklarına işaret etmektedir. Yanlışın ve haksızlık  taraftarlarının çokluğu, yanlışa  gayet insanı ve nazik bir tavırla müdahaleyi bile sorunlu kılıyor. Haklı müdahale ve tavsiyeyi bile  haksızlıkla eş değer kılıyor. 

 

Kişiye ve zemine göre ayarlanan cümleler ve ifadeler, ‘Rüzgara göre yön alan’ iradesiz bir nesneye benzeyiş, toplumsal yok oluş ve iradi kayboluştur.  Felakete, yanlışa, kötüye sebep olan kişi yada kişilerin bulunmadığı zaman ve zemindeki ifadelerin, felakete, yanlışa ve kötülüğe sebep olan kişi yada kişilerin bulunduğu zaman ve zeminde farklılaşması hatta övgüye dönüşmesi en rafine haliyle ‘Fıtri Felakettir.’

 

İnandığı gibi yaşamayanlar yaşadıkları yanlışları günlük pratiklerinde artırarak devam ettirirler.  Süreklilik ve devamlılık toplumsal kabule dönüşünce yanlışa yanlış, felakete felaket, eksiğe eksik deme gayreti ve azmi eleştiriye neden olmaktadır. ‘Göller bölgesinden ada olmak bağışlanmaz suçlardandır’ tarihsel tespitinin kentimizde de zirve yaptığına şahit oluyoruz.  İfade ve söylemlerin iki dakika içinde tam zıddına dönüşümü ve değişimini yani 'Fıtri Kopuşu' bir kere daha irdelemek gerekir.   

 

Neslimizin kaybı, nefsimizin kazancından daha önemliyse, doğruya doğru, yanlışa yanlış, felakete felaket demenin ‘İslami ve İnsaniliğini’  unutmamamız gerekir.

 

Yorum Ekle



M.SALİH GEÇKEN
Copyright, 2017 © M. Salih Geçken - Kisisel Web Sitesi