Siyasi liderlerin son zamanlarda Diyarbakır ve bölge illerinden çok daha fazla Van'a ziyaretleri ve Van’da 'Kürt Sorunu' içerikli açıklamaları yazımın başlığındaki soruyu zorunlu kılıyor.
Kürt Sorunu içerikli mesajlar bugüne kadar genellikle Diyarbakır’da verilirdi. Siyasi parti liderleri Diyarbakır'a gider, ‘Kürt Sorunu’ içerikli açıklamaları Diyarbakır'da yapar bu açıklama Türkiye gündeminde daha fazla yer alırdı. Son zamanlarda siyasi parti liderlerinin Van’a yoğun ziyaretleri, çoğunluğunun içerik-yöntem-program hakkında hiçbir bilgi vermese de ‘Kürt Sorunu’ içerikli mesajları Van’da vermesi bölgenin sosyo-politik psikolojisine hakım olanlarda 'neden? sorusunu zorunlu kılıyor. 'Kürt Sorunu' içerikli siyasi mesajlar özgün ağırlığı daha baskın olan Diyarbakır değil de neden Van’da sorusunun cevabına yönlendiriyor.
Cevabını aradığım soruyu Tutku Radyo'da konuk ettiğim Ak Parti MKYK Üyesi Fatih Çitçi’ye de sordum.
Sayın Çiftçi soruma verdiği cevapta; “Diyarbakır daha ideolojik, daha sert, PKK ve HDP ile özdeşleşmiş bir kenttir. Orada verilecek bir mesaj Türkiye'de farklı bir tepkilere neden olur. Diyarbakır'da yapacakları açıklamayla kendi seçmenlerinden tepki alabilirler. Ondan dolayı daha yumuşak, Diyarbakır gibi ideolojik ve politik bir yapıya kavuşmamış, blok bir yapısı olmayan; demografik yapısı siyasi yapısı daha homojen, her kesime yakın, çok sert ideolojik ve siyasal kamplaşmasının olmadığı Van'dan mesajlarını verdiklerini düşünüyorum. Diyarbakır'dan ‘Kürt Sorunu’ içerikli bir mesaj verdiklerinde kendi seçmenlerinden tepki alabilecekleri endişesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Van'da verdikleri mesajda da samimi davranmıyorlar. Ne yapacaklarıyla ilgili açık bir şey demiyorlar. Nasıl bir yol haritası izleyeceklerini toplumla paylaşmıyorlar. Sadece belli bir kesime buradan bir mesaj veriyorlar. Etliye ve sütlüye dokunmadan mesaj vermeye çalışıyorlar. Buda çok samimi gelmiyor. Çok doğru gelmiyor.” dedi.
Daha önce Sayın Ahmet Davutoğlu’nu konuk ettiğimde ‘Kürt Sorunu dediğiniz şeyin içeriğini açar mısınız?' soruma cevap alamamıştım. Sayın Babacan’da bu konuda tatmin edecek cevap vermemişti. Sorularımız askıda kalmıştı. Çiftçi'nin dediği gibi Kılıçdaroğlu dahil içeriğe girmemişlerdi
Çiftçi'nin yayında; “Van'a gelip Kürt Sorunu’ içerikli açıklama yapanlar Yozgat, Kayseri, Ankara'ya geldiklerinde bu söylemlerini unutuyorlar. Bunlar samimi davranmıyorlar. Ak Parti demokratikleşme adına çok önemli adımlar attı. Sessiz devrim yaptı. O zaman çözüm sürecine karşı çıkanların şu an 'Kürt Sorunu' gibi bir kavramı kullanmaları samimiyetten uzaktır.” sözleri bu günkü ittifakın perspektifinin de tahlilidir.
Çözüm sürecinde birçok ili dolaşan ve birçok görüşmeye katılan biri olarak gördüğüm şu; ‘Çözüm sürecini yıkmaya çalışan, bu sürecin bitmesi için uğraşan, süreçten rahatsız olanlarla HDP’nin şu an kol kola olması; çözüm sürecini yıkanların çok net röntgenidir. Çözüm sürecinin nihai hedefe ulaşması için Erdoğan siyasi geleceğini musallaya yatırmışken, Demirtaş, CHP-FETÖ ile birlikte ‘seni başkan yaptırmayacağız’ psikolojisindeydi. Şahidim ki 'Erdoğan yok olmayı bile göze almışken; Demirtaş, FETÖ, CHP ve ortakları Erdoğan'ı yok etmeye odaklanmıştı.