Ders alınmayan acı tecrübenin tekerrürü kaçınılmazdır. Her tekerrür yeni acıların ve kaybın tarihe iz düşümüdür.
Bu gün rahmetle yad ettiğimiz Mehmet Akif Ersoy, Bediüzaman Said Nursi ve Elmalı Hamdi Yazır rahmetli Abdülhamid’in tahttan indirilmesini arzulayanlar arasındaydılar. Abdülhamid'den sonraki kayıp ve yaşanan acı pişmanlıklarını çığlığa dönüştürsede hem kendileri hemde dindaşları en acı kaybı yaşamışladı.
Bediüzaman rahmetli Abdülhamid’in torunlarından helallik dilemiş, Mehmet Akif Ersoy rahmetli Abdülhamid’in yokluğundaki yıkımın ruhsal yıkıntılarını şiirlerinde dile getirmişti. Elmalı Hamdi Yazır'ın tövbe serzenişi tüm duygularını kaplamıştı.
Gücünü kaybeden Osmanlı’nın yıkımına odaklananlarla, rahmetli Abdülhamid’in insani hatalarına odaklananların fikir ve pratik ortaklığı, sonradan yaşanan acı ve ıstıraba neden olmuş ‘Allah’ım bizi affet' nidalarına dönmüştü. Bizden olanlar acı içinde kıvranırken, bizi parçalamak isteyenler şeytanı emellerine kavuşmanın mutluluğunu yaşamaktaydılar. Bizden olanlarla bizden olmayanların ittifakı sonucu biz öldük,öldürüldük, topraklarımızı kaybettik.
İttifakında katkısıyla yaşanan kayıptan ötürü çok pişman olan atalarımız acının en acı tecrübesini tüm iliklerine kadar yaşadılar. Tövbeye sığındılar. Bu günkü ihtirasa bakınca, benzer acıya ve kayba odaklanmış gönüllü neferlerin atalarından hiçte ders almadıklarına hüzünle şahit oluyoruz.
Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşanan, bu gün bile olumsuz etkisi hissedilen ittifakın bir benzeri maalesef bu günlerde tezahür ediyor. Bir tarafta ABD, İsrail, Neoconlar, Siyonistler, Batı Avrupa’nın bir kısmı ve islamafobistler; diğer tarafta ülke içindeki Erdoğanfobistler ve art niyetin taşeronları görülmektedir.
Türkiye’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini, HAÇLISİYONİST ittifakın parçalamak istediği Ortadoğu planlarından bağımsız yorumlamak, parçalanmak istenen Türkiye’ye çekilecek operasyonu göz ardı ederek art niyetlilerle aynı cephede olmak dönüşü imkansız kayıplara neden olabilir. Yaşanacak kayıp Osmanlıda son zamanlarda Irak'ta ve Suriye'de olduğu gibi sadece ve sadece biz Müslümanlara kaybettirecek, biz müslümanları üzecektir.
Tayyip Erdoğan’la büyüyen ve zenginleşen Türkiye’den rahatsız olanlar, Türkiye’nin parçalanmasını planlayan şer odaklarıdır. Ekonomisi güçlü Türkiye istemeyen şer odaklar aynı zamanda Tayyip Erdoğan’ı istemeyenlerdir. Başta ABD olmak üzere İsrail ve tüm şer güçlerin Erdoğan fobisi Türkiye'yi buluşturduğu güçten kaynaklanıyor. Onlara boyun eğmeyen, kendi planlarını hayata geçiren ekonomisi ve ordusu güçlü bir Türkiye'ye karşı olanlar, kendisiyle ekonomisi güçlenen Erdoğan'a karşı oluşuda zorunlu kılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan onlara boyun eğse, onların bir dediğini iki yapmasaydı onlar için Erdoğan'dan daha iyi bir lider olmazdı. Bu günkü taşeronlarada ihtiyaç duyulmazdı.
Halkı Müslüman ülkelere düşmanlık yapanların tarihsel intikamlarla şer planlar yapmalarını zorlamalarla da olsa anlamak ve anlamlandırmak mümkün. İçimizden birilerinin hatta daha düne kadar bizden olanların oldukça iştahlı bir şekilde bu şer odaklarla ayni mihvalde yürümelerini anlamlandıramıyoruz. Tüm değerlerine düşman bu şer odaklarla ortak cephede buluşan psikolojiyi yorumlamak çok yorucu.
Tayyip Erdoğan’la aynı düşünce iklimine sahip olup ta bu konjonktürde Tayyip Erdoğan’a karşı olmanın; zamanında Abdülhamid’e karşı olmakla eş değer olduğunu görmemek feraset körlüğünden başka bir şey değildir. Tarihsel tekerrürün ibreti, ülkenin toprak bütünlüğüne ve ümmete yapılacak en büyük hizmettir. Aksi, affedilmeyecek büyük kusurdur.
HAÇLISİYONİST ittifakın şer planlarından haberdar olduğu halde Tayyip Erdoğan’a karşı olmak, şer odakların cephesine hizmet değil de nedir? Tarihte yaşadığımız acıyı unutmak bizlere bir kere daha kaybettirecektir.
Velhasıl, ‘Tayyip Erdoğan’ın sonu rahmetli Abdülhamid’in sonu gibi olursa, Osmanlının son dönemde yaşadığı trajediyi yaşama ihtimalimiz oldukça yüksektir.
Rabbimin ferasetiyle, kalın sağılcakla…