04 Kasım 2021
CHP'nin Yeni Lideri Ekrem İmamoğlu mu olacak?
Kulağıma fısıldanan 'siyasanin bilgi havuzunda tsunami etkisi yaratabilecek en güncel ve siyasanın fay hatlarını hareket geçiren, CHP Başkanlığına 'geliyor gelecek olan' İmamoğlu'dur? tartışmaları olduğu belirtisiyle başlayacak olursak;
Sayın Kılıçdaroğlu'nun son zamanlarda sergilediği agresif tavrın 'genel başkanlık' koltuğunu kaybetme-başkanlıktan edilme endişesinden kaynaklandığını düşünenlerdenim. Birbiriyle çelişen açıklamalarını bu psikolojiye bağlıyorum. Seçmen davranışında ve parti tabanında Kılıçdaroğlu'na hiç bir şey kazandırmayacak tam aksine güven kaybına neden olacak açıklamalar siyası hamle olmayacağı gibi kayıptan başka bir işe yaramayacaktır. Daha düne kadar tiyatro dediği 15 Temmuz Hain Darbe girişimi için 'birlikte mücadele ettik' açıklaması; tezkereye hayır oyu vermesine rağmen 'Kandili yok edeceğiz' söylemini her hangi bir disiplin perspektifiyle değerlendirmek mümkün değildir.
Tüm çabalarına rağmen HDP ve FETÖ seçmeninde arzuladığı desteği İmamoğlu kadar olmayan Kılıçdaroğlu'nda koltuğu kaybetme endişeninin kendisini agresifleştirdiğini, İmamoğlu söz konusu olunca değişen beden dili ve sert bir vurguyla 'benden izin aldı' ifadesi psikolojik tepkinin rötgeni olarak görülebilir. Kılıçdaroğlu'nun beden dili ve kelime vurgusu 'imamoğlu'nu haz etmediği ve İmamoğlu'na karşısında kaybediyor iddialarını güçlü kılıyor. CHP'den başkan seçilen İmamoğlu 'Millet İttifakı' bileşenlerinin seçmenleri arasında Kılıçdaroğlu'ndan daha fazla destek buluyor olması, Akşener tarafından öne çıkarılması, HDP'nin kapılarını daha fazla aralaması Erdoğan düşmanları tarafından göz ardı edilmeyecek olması gayet normaldır.
Kılıçdaroğlu'nun tezkereye 'hayır' çıkışını ve gündemde hala sıcaklığını koruyan tartışmalar üzerinden yapacağımız değerlendirme ve yorumların farklılığına rağmen her halükarda kaybedenin Kılıçdaroğlu olduğu görülmektedir.
1-Tezkereye desteği ihanetle suçlayan Kılıçdaroğlu, pratik ve söylemleriyle adaylığına karşı çıkan Akşener dahil o düşünce iklimi etrafında birleşenlere meydan okurken; gündemde olmamasına rağmen 15 Temmuz darbe girişiminde beraber mücadele ettik, Kandili yerle bir edeceğiz açıklaması tüm riske rağmen kendilerine kredi tanıdığı HDP, FETÖ ile aynı sosyolojik tabandan gelen seçmenlerin 'İmamoğlu'na verilen desteğe yönelik uyarısı olarak algılanabilir. Pratikleri ve açıklamalarıyla siyasi harakiri yapan Kılıçdaroğlu'nun tüm çabalarına ve hamlelerine rağmen CHP seçmeni, Ulusalcı Kemalistler, FETÖ, HDP ve PKK'nın tabanında İmamoğlu'na destek ve ilgi artarken, Kılıçdaroğlu'na olan güven ve destek azalmaktadır. İmamoğlu ile ilgili yapılan olumlu algısal çalışmalar Kılıçdaroğlu'nu endişelendirmekte, farklı tepkilere neden olmaktadır' yorumu da:
2- Daha düne kadar tiyatro dediği 15 Temmuz Hain Darbe Girişiminde birlikte mücadele ettiğini söyleyerek FETÖ'yü ve sevenlerini şaşırtması, her şeye rağmen HDP ile ilişkilerini sürdürmek isteyen Kılıçdaroğlu'nun 'Kandili yok ederiz' diyerek HDP'ye de meydan okuması; tezkereye verilen 'hayır' oyundan sonra partisi içinde oluşan rahatszılğı giderme yada milliyetçi kemalistlerin başka partiye geçmelerine engel olma çabası olarak ta yorumlanabilir. Sadece tezkere üzerinden yaptığımız iki farklı yorumda bile kaybendenin Kılıçdaroğlu olduğu görülmektedir. Gözden kaçırmamamız gereken gerçek şu ki 'Kılıçdaroğlu'nun tutarsız açıklamalarının en fazla kaybedeni yine Kılıçdaroğlu'dur. Dostların yaktığı kandil ateşinin sönmeye yüz tuttuğu; destek ve algının yönü değiştiği, söylenebilir.
15 Temmuz hain darbe girişiminde bulunan darbecilerin sloganı 'yurtta sulh cihanda sulh sloganı'nı hain derbe girişiminden önce bir kaç kez kullanan Akşener'in, Türkiye siyasetini dizayn etmeye yönelmiş yurt içi ve yurt dışındaki güçlerin mahrem bilgilerine Kılıçdaroğlu'ndan daha rahat ulaşabildiği gerçeğini de göstermektedir. Mahrem bilgilere ulaşımda daha avantajlı konumda bulunan Akşener'in 'İmamoğlu' çıkışı 'Fatih Sultan'a benzetmesi, Ablam bana 'Ekrem Kardeşimin yüzünde Rabbi Yessir gördüm' açıklaması güçlü Türkiye düşmanı küresel sermayeninde desteklediği İmamoğlu'nu gündemde tutmanın ve liderliğe taşımanın ön hazırlığı olarak kabul edilebilir. Akşener'in İmamoğlu yönetimindeki CHP ile kuracağı ittifak, Kılıçdaroğlu ile kuracağı ittifaktan daha uyumlu olacaktır. Bu uyum oy artışına katkı sağlayabilir.
Türkiye siyasetini yakından takip eden ve yorumlarıyla siyasi gündeme destek sunan 'bilenlerin' İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu'nun CHP'nin Genel Başkanlığına hazırlantıldığına-hazırlandığına dair değerlendirmelerini önemsiyor; bu mihvaldeki yorum ve değerlendirmelerin yüksek sesle konuşulması CHP Genel Başkanlığına 'geliyor gelecek olanın' İmamoğlu olabileceği, 'gidiyor gidecek olanın' Kılıçdaroğlu olduğuna işaret ediyor.
Sayın Deniz Baykal'a yönelik gerçekleştirilen kaset operasyonundan önce Kılıçdaroğlu'nun 'yıldızı parlatılarak' halkın gündemine iyi lider algısıyla sokulmuş; kaset operasyonundan sonra daha önce tüm projektörlerin üzerine çevrildiği Kılıçdaroğlu CHP'nin yeni lideri olmuştu. Kullanılan argümanların farklığına rağmen 'İmamoğlu' şu dönemde 'iyi lider' olarak algılara yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Algılara iyi lider olarak yerleştirilmeye çalışılan 'İmamoğlu'nun' Kılıçdaroğlu'na kıyasla İYİ Parti tabanında, milliyetçi çevrede, FETÖ cenahında ve PKK tabanında daha fazla karşılığı vardır. Alanda yapılan tüm çalışmalarda İmamoğlu'nun Kılıçdaroğlu'dan daha fazla destek aldığı görülmektedir. Erdoğan'la mücadelede İmamoğlu Kılıçdaroğlu'ndan daha fazla ümit veriyor, diyebilirim. Erdoğan'ı devirmeye yeminli yurt içi ve yurt dışındaki örgütlenmeler bu kez kesinlikle kaybetmek istemediğinden, Kılıçdaroğlu'nu bir şekilde gönderebilirler. Demek istediği şu ki, CHP 2023 seçimlerine Kılıçdaroğlu yönetimiyle gitmeyebilir, diye düşünüyorum. PKK/HDP, FETÖ, Ulusalcı Kemalistler ve Türk milliyetçilerini Kılıçdaroğlu'nun etrafında mobilize etmek çokta mümkün gözükmezken, bu kitleleri İmamoğlu liderliğinde toparlayabilmenin daha kolay olacağı gerçeği ortadadır.
Erdoğansız bir Türkiye arzulayan uluslararası sermaye ve güç odaklarının 2023 yılında yapılalcak seçimi riske etme tahammüleri yoktur. ABD öncülüğündeki Atlantik'in Ortadoğu'yu parçalama planları, Büyük Kürdistan projeleri, Akdeniz'deki enerji paylaşımı ve yeniden dizayn edilmek istenen dünyanın önündeki en büyük engel dünya 5 ten büyüktür diyen Sayın Erdoğan'dır. Sızan raporlarda ve yazışmalarda Erdoğan'ın bütünleştirici duruşu 'küresel sermaye ve haçlı ittifakı'nı ultra düzeyde rahatsız ettiği görülmektedir. Kaosa sürüklenmek istenen bölgelerdeki en önemli denge unsurlardan birid e Erdoğan yönetimindeki güçlü Türkiye'dir. Güçlü Türkiye'nin şu an ki duruşu Ortadoğu ve Afrika'da yıllardır sömgürgeleştirilen ülkeler ve toplumlar için direniş umudu oluşturmakta, bu liderlik örneği sömürgecileri rahatsız etmektedir. Bu ve bu gibi nedenlerden ötürü Erdoğan'lı Türkiye hedeftir, küresel sermaye ve güçlerin kaybettirmek istediği liderlerden biride Sayın Erdoğan'dır.
ORTADOĞU VE AFRİKA'YI YENİDEN DİZAYN ETMEK İÇİN YÜRÜTÜLEN ODED YİNON VE BENZERLERİ GİBİ YÜZ YILLIK SÖMÜRGE PLANLARININ KUSURSUZ BİR ŞEKİLDE HAYATA GEÇİRİLMESİ İÇİN HALA SÖMÜRDÜKLERİ VE SÖMÜRGE VERGİSİ ALDIKLARI ÜLKE LİDERLERİNE UMUT VE CESARET VEREN ERDOĞAN KÜRESEL EMPERYALİSTLER İÇİN SORUN OLUŞTURUYOR. SUİKAST, DARBE VE HER TÜRLÜ GİRİŞİMLERE RAĞMEN HALKIN DESTEĞİYLE İKTİDARDA KALAN ERDOĞAN'I KILIÇDAROĞLU İLE İKTİDARDAN DÜŞÜRMEKTE MÜMKÜN GÖZÜKMÜYOR. ERDOĞAN'I DEVİRME İHTİMALI OLMAYAN KILIÇDAROĞLU'NU DEVİRECEK GÜÇLERİN YENİ GÖZDESİ VE UMUTLARI İMAMOĞLU'DUR.
ÖNCEKİ YAZILARIM: