6-8 Ekimde halka yapılan zulmün sembol ismi ‘YASİN BÖRÜ’ kardeşimizin şehadetinin görüntüleri belli bir kesimde oluşturulan vahşiliğin görülmesi tedbir açısından uyarı olduğu gibi, unutulmayan acılar silsilesini de zihinlerimize kazımıştır. O günleri unutmak mümkün değildir.
Kobani bahanesiyle planlanan 6-8 Ekim kalkışması bölgenin yaşayabileceği en büyük travmalardan biriydi diyebilirim. Bu katliama neden olan çağıryı Selahattin Demirtaş’yapmış, katliamın sorumlusu olmuştu.
6-8 Ekim'de sokakların karışık olduğu anlarda özgürlüğe az kaldı diye paylaşımlarda bulunan, başta ben olmak üzere birkaç arkadaşı o gecenin sosyal medya ihbarcıları,‘IŞID’cı iftirasıyla hedef gösteren alçaklar unutulmamalıdır. Bu günkü sessizlikleri uyku modu ve 'MIÇ' korkusundan başka bir şey değildir.
6-8 Ekim'de katliam provasının yapıldığı Kurban Bayramının Arafesinde Serhat Fm’e konuk olarak davetliydim. Yayından hemen sonra her bayramda olduğu gibi Ankara'ya gideceğim için programın sonlarına doğru ‘Ben gidiyorum Allah size yardım etsin’ demiştim. O gün yayında kullandığım cümle o an belki de hiç kimsenin dikkatini çekmemişti. Daha sonraki günlerde hem beni konuk alan yayıncı arkadaş hem de kullandığım bu cümleden bir şekilde haberdar olanlar bu cümlemi hep sorguladılar.
Yayında ‘Ben gidiyorum Allah size yardım etsin’ cümlesinden ötürü 'Olayların çıkacağından haberdar mıydın?' sorusunu onlarca kez cevapladım. O zamanlar, kalkışmanın olacağından, olayların çıkacağından haberdar değildim ama bir kalkışmanın olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu ifade edenlerdendim.
O dönemin konjonktürünü anımsayanlar, her an için bir saldırının olabileceğini hatırlıyacaklardır. HDP cenahındaki aşırı özgüvenden tutun, sokak hâkimiyetinin sınırlarının zorlanmasına kadar. Saldırıya uğramaktan korkanların ruhsatlı av tüfeğine yönelmeleri de saldırıya uğrama ihtimali olanların endişelerinin işaretiydi. O dönem av tüfeği satışı pik yapmıştı.
Birçok işaret arasında bence iki şey daha önemliydi.
Sakalları kestirmeye yönelik baskı, sakallılığın tehlikeye dönüştüğünün-dönüşeceğinin işaretiydi. İvedi bir şekilde sakal kestirmeye yönelik çaba, toplumsal kargaşanın yaklaştığının işareti olarak okudum.
Van’da IŞID eğitim alanları var algısı belli bir kitleyi zinde tutmak ve saldırıya hazır hale getirme çabası olarak değerlendirdim. Kendilerine yakın kişilerin sakallarını kestirme çabası ise geniş katılımlı bir kalkışmada onları saldırıdan koruma refleksine işaret ediyordu.
O konjonktürde kendini örgütle tanımlayanlar genelde bayramlardan önce, özellikle bayram arafelerinde eylemlerini yoğunlaştırıyorlardı. Sokakları ve caddeleri yaşanmaz hale getiriyorlardı. Bayramın manevi havasın kırmak ve bayramı anlamından uzaklaştırmak için her bayram öncesi bir bahaneyle bir eylem çıkarıyordu.
Toparlarsam, kendilerine yakın kimselerin sakallarını kestirmeye yönelik yoğun çabaları, yaşanacak olumsuzluğun zamanının yakın olduğuna işaret ediyordu. Bayramlara olan antipatik yaklaşımlarını da göz önünde bulundurduğumda, o bayramda bir saldırı olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşündüm.