VAN'DAKİ İNSAN HAKLARI BUNLARA KALDIYSA
Van’da seçim çalışması yapan bazı partilere (Ak Parti, HÜDA PAR, Saadet Partisi) ve partililere saldırılar devam ediyor. Saldırıya uğrayan üç partinin de İslami referanslı olması ayrı bir analiz ve yorum gerektiren yazı konusu.
Araç ve parti binalarına yapılan saldırılara kişisel saldırılarda eklendi. Geçen hafta AK Partili kadınlara saldırılması ve darp edilmesi yerel basında çok fazla yer almasa da insan onuru en çok zedeleyen saldırıdır. Ak Parti için çalışma yapan kadınlara erkekler saldırmış ve onları darp etmişlerdi. Kadınlara saldırının ve el kaldırmanın çirkin olduğu bu toplulukta bu eylem gerçekleşmiş ve kadınlara saldırıda erkeklerin bir kısmı araya girmesi gerekirken maalesef hep birlikte saldırmışlardı.
Şehir merkezinde Ak Partili kadınlara yapılan saldırıdan birkaç gün sonra miting broşürü dağıtan HÜDA PAR lı iki gence saldırılmış gençler hastanelik edilmişti. Van’da Sokakta, Çaldıran’da miting yaparken, köy dönüşünde uğrayan Ak Partililere saldırı yapıldı. Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler’e yapılan saldırılar işin tuzu biberi oldu.
İnsan sormadan edemiyor, saldırıya uğrayan bu kişilerin mağduriyeti insan hakkı ihlaline girmiyor mu? Saldırıya uğrayan başka partili olsaydı insan haklarını savunduklarını iddia eden dernekler böyle suskun mu kalacaklardı? Yoksa soluğu hemen Faki Teyran Parkının önünde mi alacaklardı?
Aynı hafta içinde Ak Parti İpekyolu ilçe adayının tanıtım aracı, HÜDA PAR’ın büyükşehir adayının aracı ve Saadet Partisinin aracına saldırı düzenlemiş araçlarda hasar oluşmuştu.
Tabi ondan önceki parti binalarına yapılan saldırılar, Ak Parti Büyükşehir adayının evine yapılan ses bombalı saldırı ve araçlara yapılan saldırılarda var.
Van’da ki bazı odalar bir araya gelerek yapılan saldırıların seçime gölge düşürdüğünü dile getirmiş, partileri sağduyuya davet etmişti.
Van’da şubeleri bulanan insan hakları derneği olduklarını iddia eden bir iki kurumdan bu güne kadar ne bir açıklama nede sağduyu daveti yapılmaması toplumsal algıda taraflılık algısının derinleşmesine neden oldu.
Taraflılıkla suçlandıklarında kendilerine haksızlık yapıldığını söyleyen başta Mazlum Der ve yönetimi olmak üzere diğer insan hakları savunucuları, neden suskun kaldıklarını açıklayabilirler mi? Onlarca kişi tarafından darp edilen Ak Partili kadınların ve Hüda Par’li gençlerin mağduriyetini dile getirmeleri gerekmez miydi?
Farklı parti ve parti mensuplarına sahip çıkmayı ilkeselleştiren insan hakları savunucularının tarafsızlıklarını eyleme dönüştürmeleri için kişi mağduriyetinin yeterli sebep olması gerekir. Böyle devam etmeleri halinde taraflılık suçlaması algısal gerçekliğe dönüşecektir.