Van’da uyuşturucu kullanım
yaşı ilk okula kadar düştü iddiaları gerçek bilgiden yoksun bazı kalemler tarafından ısrarla ve inatla dile getirilmişti. Maalesef o iddialar toplum tarafından zamanla doğru bilgi olarak kabul edildi. Uyuşturucu söz konusu olduğunda hatırı sayılır insanlar dahil toplumun önemli kesimi bu iddiaları hala doğru bilgi gibi ifade ediyor.
Uyuşturucu satımı/dağıtımı ve
kullanımını engelleme konusunda bir
uzmanın bir eğitim programında paylaştığı bilgiler, Van'da uyuşturucu kullanım yaşıyla ilgili iddiaların hiçte doğru olmadığını, bu konudaki iddia ve
söylemlerin çok uçuk olduğunun ispatıydı.
Uyuşturucu kullanım yaşının ilk okul düzeyine düştüğü iddiaları ve söylemleri benimde en çok merak ettiklerim arasındaydı. Bu konuyla ilgili bilgi paylaşan uzman yetkiliye uyuşturucu kullanım yaşıyla ilgili sorduğum soruya verdiği cevap hem içimi rahatlattı. Hem de bu güne kadar yüksek sesle dile getirilen iddiaların koca bir yalan olduğuna şahit olmanın mutluluğunu yaşattı.
Uzman yetkili, Van'da son bir yılda ’ 18 yaşından küçük
uyuşturucudan yapılan işlemin beşin
altında olduğu bilgisiyle mutlu oldum. Son bir yılda 18 yaş altı uyuşturucudan işlem
sayısının beşten az olmasına rağmen, Van’da uyuşturucu kullanım yaşı ilk okul
seviyesine düştü iddialarının koca bir yalan olduğu gerçeğini de ortaya
koyuyor.
Uzman yetkili, uyuşturucu temininde hemen hemen herkesin
işaret ettiği ’Sanat Sokağı’ ve ismi tahmin dahi edilmeyen ‘…. Sokak’ın riskli
sokaklar olduğunu belirtince şaşırmadım desem yalan olur. Kurtuluş Parkı son zamanlarda yapılan
operasyonlarda temizlenmiş. Güvenilir hale getirilmiş.
Uyuşturucu sevkıyatının geçiş
noktası olarak kullanılan Van’da bir yılda yaklaşık 5 ton uyuşturucunun ele
geçirilmesini Van’daki uyuşturucu kullanım oranına refere etmek hataya
yönlendirebilir.
Yukarda yazdığım olumlu
tabloya rağmen tedbirli olmak, gençlerimizi rahatsız etmeyecek bir kontrole
tabi tutma gerekliliğini de elden bırakmamak gerekir. Tüm genç kardeşlerimizin
‘Bir kereyle bir şey olmaz’ tehlikesiyle karşı karşıya olduğu gerçeğini de göz
ardı edemeyiz.
VAN’DAKİ BU HASTALIĞIN MİMARI KİM YADA
KİMLER?
Van dışından gelen
bürokratların en ciddi rahatsızlığının ‘İnsanların birbirlerini
kötüleme, kendilerini övme ’ tavrı olduğu söyleniyor.
Böyle bir hastalığın son
dönemlerde özellikle toplumun siyası tabanında kısmen de olsa
yaygınlaştığına şahit oluyoruz.
‘At sahibine göre kişner’ ata sözünde de işaret edildiği gibi, önder ve öncüler toplumun şekillenmesinde
önemli bir etkiye sahiptirler.Tarihsel tekerrür bu tespitin en önemli ispatıdır.
Bu hastalığın kısmen
de olsa toplumda zemin bulmasının bir çok nedeni olabilir. Toplumun öncüleri arasındaki kötü rol/model örnekliği, ahlaki kısıklılıktan kaynaklı gayri ahlaki pratikler ve art niyetli projelerin etkinliği hastalığın yaygınlaşma ivmesini artıracak önemli nedenlerdir.
Tahminen bu hastalığını en önemli nedenleri arasında, İç politik rekabet, alan ve algıda yer genişletme çabası, haysiyetsizler eliyle toplumu terbiye etme ve kişisel biata yönlendirme gayreti, art niyetli pratiklerin korunması için toplumun genelini zan altında bırakacak haksız suçlamalar, 15 Temmuz hain darbe girişiminin başarısızlığından ötürü hasıl olan kuluçka ihtiyacı, bazı kişiliklerin daima önde olma arzusu, bencil karakterlerin toplumu dizayn projeleri ve 'ORGANİZE İFTİRACILAR' dan kaynaklandığını düşünüyorum.
Kadim Kentin algılardaki imaj değerini ayaklar altına düşüren hastalıklı organize kötülüğün ve toplumsal örnekliğin kesin çözümü, makamı ve mevkisi ne olursa olsun kötü örnekliğe ve örnekleme uygulanacak defanstan geçer.