Sosyo-ekonomik kaybın en güçlü yaşandığı illerden biri de maalesef kentimizdir. Ekononomik canlılığının önemli kesitini İran'lı turistlere bağlayan ve ekonomik motivasyonunun en önemli lojistiğinin İranlı turistlere bağımlı Vanlı tüccarların bu süreçten ötürü yaşadıkları kaybı göz önünde bulundurduğumuzda, psikolojileri üzerindeki tahribatı tahmin edebiliyoruz. Van özelinde değerlendirdiğimizde sosyo-ekonomik kaybın aynı zamanda sosyo-psikolojik rahatsızlıklara da neden olma ihtimalının yüksekliğini görmek zorundayız.
Ve,
Gündelik alışkanlıklarımızı ve kültürel motivasyonumuzu baskı altına alan Korona virüs, sosyo-psikolojik, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel alışkanlıklarımızı sürdürmemize engel olduğundan psikolojik tahribi beraberinde getirmektedir. Gündelik alışkanlıklarımızı baskılayan bu zorunluluk, bireyin psikolojisi üzerine ağır baskı kurdu. Bu baskının küçük çaplı anormalliklere neden olacağını görmek ve buna hazırlıklı olmak zorundayız.
Sosyo-kültürel birlikteliklerin gündelik yaşam üzerindeki olumlu katkısı göz ardı edilemez bir gerçekliktir. Taziye kalabalıkların bir araya gelmesinden öte, yakınını kaybeden ve bundan ötürü psikolojisi tahrip olan kişi ve kişilerin psikolojilerinin yeniden ‘özüne’ dönmesine katkı da sunmaktadır. Acı ve kaybın paylaşıldığı toplumsal rehabilitemiz 'Taziye' Korona virüsten ötürü yaşanamamakta, bundan ötürü kişilerin acıları paylaşılamadığından kişiler üzerinde yarattığı olumsuzluk tam anlamıyla rehalibilite edilememektedir.
Şu an yaşadığımız sosyo-psikolojik korku-endişe, sosyo-ekonomik kaygı, bireysel farklılıkların doyumlandığı kamusal alanın daralması, aile içinde geçirilen sürenin artışından kaynaklı alan sıkışması gündelik yaşamımızı olumsuz etkilemektedir. Korona virüsten önce vaktimizin çoğunu geçirdiğimiz kamusal alanda ki sürenin azalarak aile içinde geçirdiğimiz sürenin artması alışkanlıklarımızın değişimini zorunlu kılmakta, her değişimde olduğu gibi bu zorunluluk psikolojimize ayrıca baskı kurmaktadır.
Koronavirüsten önce gündelik yaşamımızın bir parçası olan ‘arkadaş ve grup buluşmaları’ ‘gezintiler’ ‘tatil’ ‘sosyal aktiviteler’ ‘zaman paylaşımının dağılımı’ ‘küçük stres ve kaygılarımızı dağıtacak organizasyonlar (dini ya da seküler)’ ‘ekonomik kaygı ve korkunun bu günlere kıyasla düşüklüğü’ ‘ekonomik kayıptan kaynaklanan endişelerin yüklediği stres’ ‘ölüm korkusu’ vb nedenlerden ötürü karşı karşıya kaldığımız baskılar psikolojimize yüklenen baskı oranını artırmaktadır.
Korona virüs kaynaklı baskılayıcı dış uyarılardan ötürü psikolojik yorgunluk, hepimizin hepimizi anlayışla karşılamayı ve anlamayı zorunlu kıldığı bir dönem olarak değerlendirmemiz faydamıza olacaktır. Şu an herkes herkesi anlamaya çalışırsa, süreç daha rahat atlatılabilir, diye düşünüyorum.
Psikolojik eşiklerimizi Korona virüs öncesi ve sonrası diye ayırmak, her insanın şu an yaşanan süreçten olumsuz etkilendiği gerçeğini görmek ve kabul etmek; toplumsal kaygılarımızı ve kaybımızı minimize edecektir, diye düşünüyorum. Kendimiz ve kentimiz için daha çok sabır.
Allah’a emanet olun.
YAZIM: PKK - Sahte Kahramanlık - Ziya Türk