YENİ TÜRKİYE’YE YEREL BAKIŞ
Siyaset bilimci ve aydınlardan hatırı sayılır kişiler 30 Mart ta yapılacak yerel seçim sonuçlarının küresel güçlere karşı verilen mücadelenin sonuçlarına ekti edeceğini söylüyorlar. Yetki açısından bakıldığında bir belediye başkanı seçimi olarak görülebilir. Sonuçları açısından bakıldığında küresel güçlerle yapılan mücadelenin yaratacağı sonuçlara etki edeceği iddiası da var.
Yerel seçim sonuçlarının yerellikten farklı okunması gerektiği fikrini derinlemesine inceleyip daha geniş bir perspektifle değerlendirdiğimizde, bu yılki seçim sonuçlarının yaratacağı ektinin önceki seçimlerden çok daha farklı olacağı fikri kabul edilebilir.
Halkın da bu tür değerlendirmelere kapalı olmadığını, tam aksine kahve muhabbetlerinde bile entelektüel mahallelerde konuşulan bu tespitlerin konuşulup tartışıldığını görebilirsiniz.
Toplumun tamamının yukardaki değerlendirmelerde olduğu gibi geniş perspektiften baktığını söyleyemeyiz. Yerel seçimleri yerel olarak düşünen hatta bireysel beklentilerinden ötürü seçim yarışını intikama dönüştürenlerde var.
Kimisi sesli, kimisi sessiz bir şekilde yürüse de partiler arasında geçişlerin olduğunu biliyoruz. Bu geçişlerde en büyük etkinin karşılanmayan istek ve arzuların olduğu geçiş sırasında yapılan açıklamalardan okuduğumuz gibi, bir iki sohbetle geçişlerdeki nedensellik anlaşılıyor.
Ben bu seçim sonuçlarının yerel ötesi, küresel düzeyde bileşenleri olan acenteleri tarafından kısır döngüyle gerçek resmi örtülenmesi için mücadele edilen bir seçim olduğunu düşünüyorum.
Ülke içindeki acenteleri tarafında yüklenilen bu mücadelenin asıl yönlendirenlerin 'Küresel Gözler' olduğunu, mücadelenin Yeni Türkiye'ye karşı olduğunu söylemek abartı olmaz. Yeni Türkiye’de ise, Kürt sorunun çözüldüğü, küresel güçlerin dayatmalarına rağmen ekonomik, siyasal ve yönetsel bağımsızlığın kazanılacağı, Türkiye’nin Merkez ülke olma konumunu pekiştireceğinden sözü dinlenen ve ciddiye alınmak zorunda olan bir ülke olacağını düşünüyorum.
İşte bunlardan ötürü diyorum ki, iddia edildiği üzere Ak Parti Van il teşkilatının hataları, nereden ve neden geldiği belli olmayan Konya grubunun kibri, Osman Gülaçar ve grubunun düzensizliği ve yarattığı kırılganlıklar, milletvekillerine ulaşma sorunu ve diğerlerin verilen mücadele içinde zerredir. Eksiklikler, hatalar yada yanlışlar bu mücadele şu an önemsenmeyecek kadar küçüktür.
Yeni Türkiye’nin mimarı Tayyip Erdoğan’ın hatırı, torunlarımızdan miras aldığımız ülkenin geleceği, şu an durdurulan kardeş kavgasının düğünle dernekle pekiştirilmesi, küresel güçlerin sömürü düzeninin son bulması, İslam ümmetine yıllarca ağabeylik yapan güçlerin mazlumlara destek olabilmesi, siyasal ve ekonomik gelişmişlikle özgürlük ve güven dengesiyle oluşturulmuş bir topluluk için, Ak Parti Van il teşkilatı ve adaylarının hatalarını görmemek en doğru tavır olacaktır.
Kendilerinden miras aldığımız bu toprağın gerçek sahipleri olan torunlarımızın kardeşçe yaşama zeminini hazırlama mücadelesine katkı sunmamaya hiç bir şey bahane olmamalı. Ne Ak Parti İl Başkanı Aras, ne büyükşehir adayı Gülaçar nede milletvekilleri Orhan, Bilici, Kayatürk ve Çiftçi'ye olan kızgınlık ve kırgınlıklarımız, Tayyip Erdoğan'ın mücadelesine omuz vermeye engel olmamalıdır.
İşte bunun için diyorum ki ‘Zerre olabilecek kadar küçük hatalardan ötürü, büyüklükten taviz vermeyelim.’