Van TSo seçimleri son çeyrekte rayından çıktığını gördüğüm için uzaklaşma kararı almıştım. Her türlü yorum yada yazı kirlenme nedenim olabilirdi. Samimi ve masum bir yaklaşım bile farkında olmadan alan dışına çıkmış bir düşünceye alet edilebilirdi. Seçim sonrası ortaya çıkanları biliyoruz zaten. Van Tso seçiminden uzak kalma çabam, dost ve gazetecilerin ortamında çokta işe yaramıyor. Van Tso bazıları için hayat memat meselesi olmuş, gördüm.
Nenden yazmıyorsun eleştiri volümlerini kısmak için düşüncemi kısaca aktaracak olursam;
Kandaşoğlu’na en çok oy kaybettirenin danışmanı ve kümelendirdiği basın grubu olduğunu; Takva’nın en büyük avantajının yönetimin kendisinde olduğu konuşuluyor. Van Tso yönetimi, kayyum yönetiminde olsaydı ya da Takva yönetimde olmasaydı bu kadar oy alamazdı, deniliyor. Bu görüşü bende katılıyorum. Kandaşoğlu'na en büyük zararı danışmanı ve yanında konumlanan bir kaç kişi verdi, yorumunu doğru buluyorum.
Tüm başkan adayları seçimde hile var diyorsa, bizim hile olmadı dememizin bir hükmü yoktur. Hile meselesinde, tüm projektörler iki kişi üzerine yoğunlaşmış. O.,H.
Vanspor Yönetimi Başarılı mı? Başarısız mı?
'Vanspor başarılı mı? Başarısız mı?' tartışmalarını doğru zemine taşıyarak, tartışmaları kentin ve Vansporun lehine olabilecek düzeye getirmemiz gerekir. Destek gecelerinde görülen 'desteksizlik' kent ve Vanspor'un geleceği açısından tehlike sinyalleri olabilir. Bu desteksizliği masaya yatırmak nedenlerini irdelemek zorundayız. Vanspor sadece yönetimde bulunanların değil kentin değeridir. Daha önce onlarca kişi yönetimde görev almış, vakitleri dolunca gitmişlerdi. Ayrıca Vanspor, hiç bir komplekse kurban edilmeyecek kadar da özeldir.
Vanlı zenginlerin ikamet ettiği İstanbul'da Vanspor’a destek gecesinde 79.000 tl toplanması Vanspor'un algısal sermayesi için travmadır. Bu travmanın konuşulması, masaya yatırılıması ve düzeltilmesi elzemdir. Koskoca İstanbul'da Vanspor'a sadece 79.000 gibi küçük bir desteğin nedeninin araştırılması ve toplumun bu konuda rahatlatılması zaruridir. Bu rakamlar eleştirilmelediri. Yönetim bir öz eleştiri yapmalıdır. Bu eleştiri kişilerin kendilerini çek etmelerine ve yeniden toparlanmalarında yardım eder.
Tarihini tam olarak hatırlamamakla, Tutku Radyo'da, 2010 diye hatırladığım bir saatlik 'Vanspor’a Destek' yayınında yaklaşık 80.000 TL topladığımızı anımsıyorum. Tutku Radyo'da bir saatlik destek programında yaklaşık 80.000 TL’nin toplanması zamanın şartlarına göre iyi paraydı.
Şeytanın Kıskandığı İftiralar
Kaynağını tahmin ettiğim birileri hakkımda CHP İl Başkanı Seracettin Bedirhanoğlu’na düşmanlık ettiğim iftirasını atarak, bunu da önceki dönem CHP İl Başkanı Mehmet Kurukçu ile olan dostluğuma bağlıyormuş. Bu alçakça iftirayı bir kaç kez duyunca, iftiracının iftirasını kucağına süpürmenin şart olduğuna karar verdim. İftira atan onursuz beyler siz çok iyi bilirsiniz ki; "Bu güne kadar Sayın Erdoğan dışında hiçbir siyasiye gönülden bağlanmadığım gibi Sayın Erdoğan dahil hiç kimsenin tetikçişi olacak kadar onursuzda olmadım."
Bedirhanoğlu CHP il başkanı olmadan önce kendisiyle aramızda hasımlığa neden olacak bir sorun olmadığı gibi, İl başkanı atanmasından bu güne kadar kendisiyle yaşadığımız bir sorun da olamamıştır. CHP’nin bazı politikalarını beğenmememi, eleştirmemi; önceki il başkanına bağlayarak, toplumda Bedirhanoğlu’na hasımlık diye aktarmak en rafine haliyle şeref yoksunluğudur. Haysiyet, ahlaklı mücadeleyi gerektirir. Ahlaklı mücadele, insan olmayı zorunlu kılar.
Sevgili SG’ye ve dostum FA’ya dediğim gibi CŞ ve ONY’nin olmadığı, CHP kurumlarının dışında Bedirhanoğlu ile çay içmekten yada muhabbet etmekten de asla kaçınmam. Diyaloglu olduğum tüm il başkanlarıyla ilişki düzeyim eşittir. Gelene giderim. Yakınlık gösterenden asla kaçınmam. Samimi ve çıkarsız diyaloğu severim. Kişisel mücadelem olmaz, mücadelemi daha çok fikirler üzerinden yürütürüm.