KİM KİMİN DÜŞMANI BİLEN VAR MI?
‘Ağacın kurdu içinde olur.’ Atasözünün unutulduğu, mücadelenin farklı cephelerde verildiği bir süreçten geçiyoruz. Karşıt gruplarla mücadele ederken içten içe gücü ve enerjiyi tüketenlerin gözden kaçtığı bir dönemdeyiz.
Halim Almalı ‘BU SEÇİM’ başlıklı köşe yazısında: “Bu seçim Türkiye açısından çok önemli bir seçimdir. Partiler arası seçim değil aksine dünyadaki güçlerle iktidarın devamının sağlanması, ülkenin güçlü adımlarla ilerlemesinin seçimidir, dolayısıyla uluslararası bir seçim olarak görülmelidir.” tespitinde bulunmuş.
Durduğumuz yer ve bakış açımıza göre farklı değerlendirmelerde de bulunabiliriz. Son süreçte yaşananları çok farklı şekilde değerlendirenlerin var olduğunu, yaptığı değerlendirmelerin Halim Almalı’nın tam zıddı yorumlar olduğuna şahit oluyoruz.
Bilgi ve erdemden kopuk, politik bakışın hâkimiyeti, kazanmaya odaklı duruşlar ve karşı tarafı yenme psikolojisi maalesef toplumsal kopuşlara neden oluyor.
Savunma mekanizmasına katılan dilin hakaretlerle süslendiği aydın kirliliği ve ilim ehlinin eksik olduğu alanları maalesef sahte kimlikler doldurmuş. Bu doluşlar dış mücadele alanındaki gücün ve enerjinin tüketilmesine neden olurken, mücadele edenlerin yorulmasına ve yalnız kalmasına neden oluyor.
Yaşanan gerçekler, kimileri tarafından tam tersinin aktarıldığını ve mücadele alanında tüm ahlaki ilkelerin devre dışı bırakıldığına şahit oluyoruz. Başbakan’a karşı mücadele eden güçlerin yerel üstü olduğunu görmek için çokta okumaya gereke yok. Güçlü siyası isimlerde üstün akıldan bahsediyor. Yaşanan mücadelenin boyutu ve devletin tüm tüm tedbirlerine rağmen mahrem her alana sızılması bu mücadelenin yerel güçleri aştığını gösteriyor. Gördüklerimiz ve okuduklarımız Sayın Halim Almalı’nın tespitindeki haklılığı gösteriyor.
İşin birde farklı boyutu var ki, sanki gözden kaçırır gibiyiz. Halkın büyük çoğunluğu Başbakan’a kendini feda edecek düzeyde bağlanmaya çalışırken, Başbakan’ın gölgesinde anlam bulan bazı kimseler, ağaç içindeki kurt misali Tayyip severlerin ruhunu ve samimiyetini kemirerek, Başbakan’a verilen omuzu kendi nefsi arzu ve istekleri uğruna harcayacak kadar hain davranabiliyor.
Başbakana en fazla zarar verecek kişilerin kendini afişe edenler olmadığını, Başbakanın gölgesinde anlam bulan ama ihtirasından gözleri ve kalbi körelmiş, feraseti kapanmış kişilerin görülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kayıplar üstüne kurulu kısa süreli kazanımı başarı olarak görmek, kişisel duyguların tatmin olma oranıyla eş değerdir. Bu gerçekliği göz ardı edemeyiz.