06 Mart 2019
Ak Partinin 'Beka' sorunu Türkiye'nin 'Beka' sorununu etkiler
Ülkenin beka sorunu var mı yok mu tartışmalarının zirveye çıktığı bir dönemde, Ak Partinin de 'Beka' sorununu da konuşmak gerekir diye düşünüyorum.

Ülkelerin ‘Beka’ sorunuyla, beka sorunu tehlikesine karşı direnç gösteren örgütlenmelerin ‘Beka’ sorunu riski eş düzlemlidir.

 

Türkiye’nin jeo-stratejik konumu ve milli jeo-politik duruşundan ötürü  beka sorunuyla karşı karşıya olduğu gerçeği ortadadır. Bu sorunu görmemek, bir beka sorunu olmadığını söylemek ihanet ya da cehalettir.

 

Türkiye’ye yönelik stratejik hamle ve kurgularla düzenlen saldırılar devam ediyor. Ülke içindeki oluşumları desteklenen illegal ve bir kısmı deşifre edilmiş legal algılı örgütlenmeler tehlikenin en önemli sacayağıdır. İhanetle uyumlu legal algılı örgütlenmeler ‘Ülkenin birlik-bütünlük, ekonomik ve milli duruşuna’ yönelik saldırıları algılarda meşrulaştıran bir araç, ihanetin ve kötülüğün görülmesine engel bir örtü olmalarından ötürü imhası en öncelikli yapıdır.  

 

Dünya insanı ve ülke yönetimlerini kendi denetimlerine bağlamak için mücadele eden 'Küresel Güçler' kendileriyle uyumlu illegal ve legal algılı örgütlerin direncini ve gücünü kıran Ak Parti ve liderinden rahatsız olduklarını ve haz etmediklerini, Ak Parti ve liderini pasivize etmek için tüm güçleriyle saldırdıklarını bu saldırıların devam edeceğini söylemek-işaret etmek-görmek-görülmesine katkı sunmaktan daha doğru ne olabilir.  Dünyayı sömürgeleştirmek isteyenler, şu an en zor günlerini yaşadıkları için ülke içindeki 'Truvalar'ı diğer zamanlara kıyasla daha stratejik ve  daha güçlü bir sinerjiyle alana süreceklerdir. Dokusal, dilsel ve amaçsal farklılıklarına rağmen, kendilerine biatlı örgütlenmeleri bütünleştirip tek güç haline getirmeye çalışacaklardır. 

 

Belirledikleri hedeflere odaklananlar, hedeflerine ulaşıncaya kadar saldırılarını devam edeceklerdir. İşte bundan ötürü ‘Ak Partinin ‘Beka’ sorunun en az Türkiye’nin ‘Beka' sorunu kadar önemli olduğunu’ görmek zorundayız. Ak Partiyle Türkiye’nin  ekonomisi belli bir güce ulaştıysa, Türkiye’nin, Jeo-stratejik konumu, milli jeo-politik duruşla güçlendirilerek bağımsızlaştırıldıysa, Türkiye’nin ekonomisine, algısal birliğine, uluslararası atılımlarına köstek olmaya kurgulu illegal ve legal algılı örgütlenmelerin direnci kırılarak uluslararası şebekelerin yüzyıllık planları alt üst edilerek zaman kaybı yaşatıldıysa, güçlü Türkiye'nin en önemli sinerjisi hala Ak Parti ve liderisye; bu örgütlenmelerin Ak Partiye ve liderine düşman olmaları, Ak Partiyi ve liderini yok etmek için tüm güçleriyle mücaleye giriştiklerini söylemek kadar reel bir ifade olabilir mi? 

 

Dünya liderliğine oynayanların, Ortadoğuyu sömürgeleştirme planlarının önündeki en büyük engelin Sayın Erdoğan'lı  Türkiye olduğunu ifade etmekten çekinmiyor, Erdoğan'la jeo-stratejinin millileştirilmesinden duydukları rahatsızlıkları dile getiriyorlar. 

 

Yeni parti tartışmaları ve kurulumunun Ak Parti için çok büyük bir risk taşımadığını, iller düzeyinde parti il ve ilçe merkezlerindeki art niyetli oluşumlarla halk ve parti arasındaki bağların koparılmasına yönelik hamlelerin daha büyük tehlike olduğunu düşünüyorum.  

 

Parti yöneticilerinin sorumlulukları samimiyetleriyle eş değerdir. Daha duyarlı ve daha dikkatli olmak zorundalar. Eğer bu ülkenin ‘Beka’ sorunu varsa, Ak Parti bu sorunun önündeki en büyük engelse, parti bekasanın ülke bekası kadar önemli olduğu gerçeğini de gösteriyor. O halde parti içi atamalar, milletvekilliği-belediye başkan adaylığı seçimi, bürokratik yönlendirmelerde güven, ehliyet, liyakat ve adaletten taviz verilmemelidir. Küskünlüklere asla ve asla fırsat verilmemelidir. Kim olursa olsun, bireysellik törpülenmeli, toplumsallık daha çok öncelemelidir. Bölge özelinde 'TRUVA'lara dikkat edilmeli.

 

Rahmetli Abdülhamit'e karşı birleşimin Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamak üzere olduğunu unutmamak gerekir. 

Devam edecek…

 

 

Yorum Ekle



M.SALİH GEÇKEN
Copyright, 2017 © M. Salih Geçken - Kisisel Web Sitesi