KÜRT GENÇLERİNİ HARCAMAYALIM
Seçim zamanlarında halka baskı yapılıyor söylemini on yıllar önce duymuştuk. On yıllar önce duyduğumuz ama yanı başımızda nefesini hissetmediğimiz baskı ve şiddet şu an yanı başımızda ve maalesef artarak devam ediyor.
Şu an toplumda var olan ve her geçen gün daha organize bir şekilde süren şiddet, kitlesel sıkıntıya dönüşmeden önü alınabilir.
Kentin huzurlu günlere dönebilmesi için şiddetin önünü alabilecek kesimin önderlerinin yapacağı sağduyu çağrılarına ihtiyaç var. Toplumda öne çıkmış önderler tarafından yapılacak sağduyu çağrısı şiddeti yöntem olarak belirleyenleri zor durumda bırakacaktır. Muhtemelen bu şiddet kısa sürede de biter. Öyle tahmin ediyorum.
Şiddetten mağdur olanların samimi çağrılarına rağmen bu güne kadar yüksek sesli bir çağrı duymadık. Tam aksine Van’da Hüda Par’lı kadınlara yapılan saldırının gerçekliğine rağmen, Bekir Kaya ve yardımcısı bu saldırının olmadığını kendilerine iftira atıldığını söylemesi sağduyu çağrısına davet eden kişilerdeki umutları tüketmiştir. İnkarın yarattığı kırılganlıkları Osman Baydemir yaptığı açıklama kısmen tamir etse de bu kentte yaşayanların suskunlukları yada saldırıyı red etmeleri umutsuzluğa neden olmuştur.
Asıl konumuza dönersek, kişi belirlediği yöntemle başarı elde ederse, başarıya ulaştığını zannettiği yöntemin sürekliliğine neden olur.
Şu an şiddeti yöntem olarak tercih edenler, seçim sonuçlarında elde edilme ihtimali olan başarıda kendi yöntemlerinin de ektisini olduğunu düşünürse asıl kayıp o zaman başlar. Yöntem=başarıya dönüştüğünde kullanılan yöntem vazgeçilmez bir kişilik olur. Kişi başarıya ve sonuca ulaşmak istediğinde şiddet içeren bir harekette olsa o yönteme başvuracaktır.
Seçim dönemlerinde artan şiddet ve baskı maalesef bu yılda yaşanmaya başlandı. Parti binalarına, seçim araçlarına, parti mensuplarına ve partili kadınlara saldırı oluyor. Şu an şiddeti yöntem olarak benimseyen gençlere sağduyu çağrısı yapmamak, başvurdukları şiddeti sonlandırmaları için çağrıda bulunmamak o gençlere yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Seçim döneminde oluşabilecek kin ve öfke o kişinin ruhunda derin izlerin açılmasına neden olacaktır. Bilimsel çalışmalarda da gördüğümüz gibi negatif enerji yüklenmiş bir kişilik bu tavrını kanıksadığında, o tavır günlük yaşantının bir parçası haline gelecektir.
Bu toplum için mücadele ettiğini söyleyen her önderin samimiyet testinin şiddete yönelen geçlere sağduyu çağrısından geçtiğini düşünüyorum.
Anne ve babasına şiddet uygulayan hatta hayatlarına kast eden gençlerin varlığını biliyoruz. Bu gençlerin şiddeti kanıksamış kişiler olduğunu söylemeye gerek var mı?
Bende diyorum ki, Kürt gençlerinin seçim dönemlerinde şiddete yönlendirilmeleri bizi içerden vuracaktır. Şiddeti alışkanlık haline getiren bu insanlar bir gün çok sevdiği kişilere bile çok ciddi zarar verebilir.
Üç beş oy için uğruna başta kadın saldırılarını ve diğer saldırıların olmadığını iddia ederek halkımıza kötülük yapmaktansa, şimdiden şiddetin önüne geçerek sağlıklı bir toplum oluşması için önderlik ve liderlik görevimizi yerine getirelim.
Ayrıca tehlike çanları çalıyor, buna da engel oluruz. Toplum için en hayırlı olanı bence budur.