Muhalefette bulunan bir siyasi partinin ya da ittifakın iktidar mücadelesi, siyaset sosyolojisinin bir zorunluluğudur. İktidarında yerini koruma mücadelesi de doğal ve doğru bir davranıştır. İktidara gelme çabası da iktidarda kalma mücadelesi de ihanet değildir. İhanet bilerek ve isteyerek halkın zararına olacak pratiklere yönelmektir. Hırsın kazancını, toplumsal kayba tercih etmektir.
Habil ve Kabil’le başlayan iktidar mücadelesi bu güne kadar devam etmekte, kıyamete kadar devam edecektir. İktidar mücadelesi bazen ‘Habil ve Kabil’ örneğinde olduğu gibi tarihin iz düşümünde karanlık bir sayfa bırakırken, Hz. Ömer’e ölüm döşeğinde halife olarak oğlunu işaret et sözüne karşılık ‘Her eve bir kurban yeter’ gibi iktidarı kutsallaştırmayan tavır tarihin iz düşümünde iyi örnek olarak yer almaktadır.
Zamanında Rahmetli Menderese atılan iftiralar, haksızlıklar ve nihayetinde idam kararı toplum nezdinde kabul görmemiş, gönüllerde ve kalplerde Menderes ‘Masum ve Mazlum’ olarak yer alırken; Menderesin idamına hükmedenler dualarda ve gönüllerde kaybetmiştir.
Günümüz siyasasında yaşanan kötü örnekler iyi bir tablo çizmemize engel olmaktadır. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yaptığı açıklamanın ardından Dolar’ın ve Euro’nun hızla düşmesiyle muhalefet cephesindeki bazı kesimlerde oluşan rahatsızlık ‘Habil ve Kabil’ örneğine benzemektedir. Doların düşüşü bu halka rahat nefes aldıracak, halkın alım gücüne katkı sunacakken, muhalefet refleksiyle bu düşüşe kulp takmak ihanete ya da psikolojik bir hastalığa işaret etmektedir. Doların düşüşünden ötürü rahatsız olan bundan ötürü üzülen her kim olursa olsun bu halkın düşmanıdır. Halkın yaşayacağı zorluklar üzerinden kendi hırsına ulaşma çabasıdır. Hastalıklı bir psikolojidir.
Doların yükselmesi ve ekonomiye yapılan saldırı sonucunda oluşan kaostan ötürü Cumhur İttifakı kaybedebiilrde, kaybetmeyebilirde. Kazanma ve kaybetme ihtimali yüzde elli yüzde ellidir. DOLARIN ARTIŞI VE ARTAN ÜRÜN FİATLARI TÜM SEÇMENLERİN ALIM GÜCÜNÜ EKTİLEMEKTE, SEÇMENLER KESİNLİKLE KAYBETMEKTEDİR. Ekonomiye yapılan saldırıyla oluşan kaos halkın gündelik yaşamını derinden olumsuz etkilemektedir. Doların artışı fiyatların yükselişi tüm parti seçmenini zora sokmakta yaşam kalitelerini düşürmekte alım gücünü kesinlikle etkilemektedir. İktidara gelmek için kendi seçmeninin yaşam kalitesini bile zora sokan bir muhalefetten ne beklenebilir ki? Samimi bir siyasi lider, aydın, entelektüel ‘iktidar olayım yada iktidarı devireyim’ diye kendi seçmenini yaşam kalitesinin düşmesine gündelik yaşamının zora girmesine göz yumar mıı? Böyle davranın bir kişiden lider ya da iyi bir siyasetçi olur mu? Halka ve seçmenine ne olursa olsun, fiyatlar ne kadar yükselirse yükselsin der mi? KENDİ SEÇMENİNİ DAHİ EKONOMİK BUNALIMA KURBAN EDEN BİR ANLAYIŞ VE PRATİK SAĞLIKLI DEĞİLDİR.
İhanet ve muhalefet arasındaki ince çizgi birey ve toplum çıkarları söz konusu olduğunda ‘toplum çıkarını’ kendi beklentisine tercih etmek ya da kendi çıkarına toplumun menfaatinin üstüne çıkarmaktır. ERDOĞAN YİNE KAZANDI PSİKOLOJİSİYLE DOLARIN DÜŞÜŞÜNE ÜZÜLENLER, HALKA İHANET EDEN NANKÖRLERDİR.
HAFTANIN SÖZÜ: Haksızlığı Korumak ve Sahiplenmek, İlahi Adelete ve Toplumsal Düzene Cephe Almaktır.