AK PARTİ VAN İL VE İLÇE BAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDE HAKSIZLIK MI VAR?
Bir resim tualindeki hataları bulmak çok kolayken, resim tualindeki eksiklikleri tamamlamak ne kadar zorsa; yapılan bir eylemi eleştirmekle, eylemde görülen eksiklikleri tamamlamakta o kadar zordur.
Hak ararken yada herhangi bir eylemi değerlendirirken haksızlık yapıp yapmadığımıza dikkat etmemiz gerekir? Daha doğru olduğumuza, daha iyiyi yapacağımıza inanabiliriz. Yapılanları yetersiz gördüğümüz için eleştirebiliriz. En doğru eleştiri ve yorum için eleştirdiğimiz eylemlerin yapılabilir eylemler olup olmadığına bakmak gerekir. Yapabildiklerimizi dile getirmek en doğru olandır. Yapamadıklarımızı dile getirmek değerli olan duygularımızın değersizleştirilmesinden başka bir şey değildir.
Bir siyasetçiyi, gazeteciyi, bürokratı, yöneticiyi eleştirmek kadar kolay bir şey yoktur. Bu insanların eleştirilmez olduğunu söylemiyorum. Gelişim için eleştiri ve öneri elzemdir. Sınıra dikkat etmek gerekir. Tamamlayabildiğimiz eksiklikleri dile getirmek en doğru olanıdır. Çorbada tuzu dahi olmayanın birinin aşçıyı yermesi kabul edilebilir bir şey değildir.
Türkiye hinterlandına uyarlanmaya çalışılan 'Siyaset Felsefesinin' çıkmazlarından biride, güçle birlikte güçlenenlerin ‘GÜÇLÜLÜK’ paranoyasıyla hak mücadelesine girişmeleridir. Ağaçtaki bir dalın, ağacın diğer dallarını kırarak köke zarar vermesi gibi.
Örnekleyerek devam edersek ‘AK Partinin Van’da İl ve İlçe başkanları seçimlerinde haksızlık olduğunu iddia edenler var. Kendilerine haksızlık yapıldığını iddia edenler ‘Güç Merkezinin’ desteği ile güçlenen kişilerin olması dikkat çekiyor. Yani Ak Partinin varlığı ile güçlenenlerle, Ak Parti yöneticilerinin yücelttiği insanların Ak Partiye zarar verecek faaliyetlerini arttırmaları dikkatten kaçmıyor.
Bir kaç soru sormak gerekirse:
1-‘Güç Merkezi’ ile güçlenenlerin, bilinirliklerini borçlu oldukları ‘Asıl Güce’ zarar verme pahasına bireysel istemlerle mücadele etmeleri kabul edilebilir doğru bir eylem midir?
2-Asıl gücün dönemsel tercihleri haksızlık ise, kendilerin tercih edildiğinde neden bu haksızlığı kabul ettiler? (Büyükşehir Belediye Başkan adayının tespit yöntemi)
3-Gücün gücüyle bilinirliği belirginleşen ve gücün gücüyle güçlenen birinin güce karşı mücadele etmesi ne kadar adilanedir. (Parasaal ve siyasal gücü Ak Parti ile belirginleşenler)
Şu hakikati kabul etmek gerekirse ‘Bölgede siyaset yapan hiçbir birey Ak Partinin kurucusu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gücüne katkı sunmamıştır. Tam aksine yapılan bireysel hatalardan ötürü var olan gücün gerilemesine neden olunmuştur.
Şu an il ve ilçe başkanlıklarına aday olan ve aday adaylarını destekleyenlerin tamamı Recep Tayyip Erdoğan’ın gücüyle güç kazanmışlardır. 'Asıl Güçle' güçlenenler, 'Asıl Güç'ün kendilerine haksızlık yaptığını iddia etmeleri reel bir söylem midir?
Farklı bir pencere açarsak ‘Ak Parti ile büyüyen kişilik ve sermayenin, AK Partinin kendisine haksızlık yaptığını iddia ederek, bilinirliğine neden olan ‘'Asıl Güce'’ karşı savaş açması adalet midir? Doğru mudur? Gerçeklik midir? Yoksa ‘Küfra'ni nimet midir?
Hak ve adalet, hak edene hak ettiği kadarını vermekse; hak edilmediği halde, hak olarak talep edilenlerin verilmemesi haksızlık mıdır?