ADAY OLMAYINCA BDP’Yİ DESTEKLEMEK NE KADAR AHLAKİDİR?
‘Van'ın Muradiye ilçesindeki Mukuri aşiretinin reisi ve eski AK PartiBelediye Başkanı Nafiz Ağaoğlu, yaklaşık 3 bin kişi ile Barış ve Demokrasi Partisi'ne(BDP) ye katıldı.’ Haberinin detaylarında gezinince bölgemizde siyasetin geldiği noktayı da gösteriyor.
Belli kesimler BDP’yi, Ak Partiyi terbiye aracı olarak kullanıyor. Sen beni onaylamadın aha bende BDP’ye geçerim yada onu desteklerim eylemi aslında içinde birazda şantajı içermiyor mu?
Ak Partiden ayrılmanın ve BDP’ye katılmanın bir nedeni olmalıydı? Nafiz Ağaoğlu neden iki dönem başkanlık yaptığı partiden ayrılmıştı. Bu soruya verdiği cevap bireysel beklentinin ne kadar yüksek tutulduğunu gösteriyor.
Özdal Üçer ve BDP’lilerin karşıladığı katilim toplantısında Nafiz Ağaoğlu, iki dönem AK Parti'de belediye başkanlığı yaptığını hatırlatarak, "Bana milletvekili seçimlerinde sıra verilmeyince AK Parti Milletvekilleri Mustafa Bilici ve Fatih Çiftçi evime gelerek, 'Belediye başkanlığı için seni aday göstereceğiz' diye söz verdiler. Söz nedir? Söz namustur, söz şereftir. Ben bu milletvekillerinin sözüne güvenerek AK Parti'den aday adayı oldum ama bunlar bana verdikleri sözü yerine getirmediler, adaylığı bana vermediler. Bana başka partilerden aday olmam için teklif geldi. Akrabalarım ve aşiretim bağımsız olarak aday olmamı istediler. Burada AK Parti'yi sandığa gömmek için aşiretim, akrabalarım ve beni sevenlerimle konuştuktan sonra bir karara vararak Bdp adayı olan Dr. Mehmet Ali Tunç'a destek vermek için Bdp'ye katılma kararı aldık ve sonuna kadar da Bdp adayının yanında olacağız" ifadelerini kullandı.
Nazif Ağaoğlu’nun yaptığı açıklamadan anlıyoruz ki;
Bir- Kendisine adaylık verilmediği için böyle bir tepki göstermiş
İki- Temel hedefleri Ak Partiyi sandığa gömmekmiş.
Yani ne parti sevdası ya da parti politikası, ne ülkeye yapılan hizmet ya da ülkenin geleceğinin hiçbir önemi yok.
Şimdi burada birkaç soru sormak gerekmez mi?
Yenitürk diyor ki bana söz verdiler. Nafiz Ağaoğlu diyor ki bana söz verdiler. Başka söz verilen var mı? Yok mu? Şu ana kadar bildiğimiz bir şey yok. Eğer söz verildiyse kim neye göre söz veriyor? Alanda çalışan onlarca insan ne için çalışıyor? Neyi soruyor. Soruşturuyor. Daha doğru bir tabirle insanlar bu gücü kendinde nasıl bulabiliyor.
Beklentileri karşılanmadığı için ortaya çıkarak benim isteklerim karşılanmadı bende onlara kaybettiririm diyelerin bu güne kadar hiçbir şey yapamadıklarına şahit olduk.
Daha önce bir aşiret adına yola çıktığını iddia eden (vekil aday adayı) karşılaşama konvoyunu çok iyi hatırlıyorum. Van’daki karşılanması tek kelimeyle müthişti. Peki ne oldu. Seçim sonuçlarında aldığı oyunu toplamı neydi onu da biliyoruz.
Artık insanlar eşlerine ve çocuklarına laf geçiremezken, Baba bir partiye oy verirken eşi ayrı bir partiye oy verdiği süreç yaşanırken, evlatları bile laf geçirilmezken, koca aşiretten bahsetmek yanılgıya neden olur.